Kendimi dikizledim, CH de ayna tuttu...

İkinci defa kendimi dikizledim. İlk seferinden farkı; bu kez Cihan Kaloğlu'nun aynayı tutan kişi olması.

- Fırsatlar üzerine…
Karşına çıkan küçük fırsatların kaçının hakkını verebildin hiç sorabildin mi kendine? Ruhunu okşayan o saniyeleri elinden kaçırmadan kaç kez sarabildin?Sonrasında ah keşke demediğin kaç fırsat var ellerinde? Geceleri sarılıp sarılıp uyuduğun kaç mutluluk var?
Ailemle ilgili olan hemen her fırsatı değerlendirdim. Annemle gecenin 4ünde denize de girdim, babamla pavyona da gittim, kardeşimle arabaya atlayıp piyasa da yaptım. Onlarla yakınlaşmak, ilişkimizde limit olmadığını ifade etmek namına çoğu insanın ayıp, kötü, tu kaka diye nitelendirdiği şeylerin hepsini yaptım. Hatun kişiyle erkek insanı arkadaş olamaz denilmesine rağmen, kardeş bellediğim kız arkadaşlarım da oldu, hala da varlar. Şöyle bir baktığım zaman, onlar için yaptığım ufak şeyler bugün sorgusuz sualsiz her daim sığınabileceğim limanları inşaa etmiş. Elbette göremediğim, kaçırdığım fırsatlar da olmuştur, ki değerlendirdiğim tüm fırsatlar ailem ve aileden sayabileceğim kişilerle sınırlı olduğuna göre, evet kaçırdığım fırsatlar olmuş.

- Zorluklar üzerine…
Susup düşünmek mi zor, konuşup saçmalamak mı? Gidip de dönmemek mi zor, kalıp da yol gözlemek mi? Sorgulamak mı zor, yoksa kayıtsız kabullenmek mi? Giden mi terkeden aslında, yoksa kalan mı?

Susup düşünmek her zaman daha zor bence. Geçen 1 senelik zaman içerisinde düşünecek o kadar çok vaktim oldu ki. Anti-sosyal bi kişiliğe büründüm sonuç olarak. Konuşup saçmalayanlardan tiksindim.
Olaya kendi açımdan bakacağım için, gidip de dönmemek zor. Geride kalanı, eğer orda olsaydım herşeyin daha farklı olabileceği ihtimalini düşünmek gerçekten çok zor. Kalıp da yol gözleyen içinde zordur muhtemelen. Cevap verirken kendi açımdan bakmadım mı ben olaya ? :)
Benim olayımda kalan terkeden oldu. Hatta terkettiği için kaldı da, ben geldim Eskişehir'e. Terketmeseydi gitmezdim, böylelikle bu soru hakkında zerre fikrim olmazdı, mutlu olurdum yani.

- Özeleştiri üzerine…
”Özeleştiri” kağıt kesiği gibi can yakabilir bazen… Mazeret üretmeden bitirebildiğin var mı?

Özeleştirinin can yakabilmesi için, kişinin geçmiş zamanda yaptığı şeyi şimdiki zamanda yalanlaması, haksız görmesi lazım. Anca o zaman can yakar. Geçmişte yaptığım ve haksız olduğumu düşündüğüm şeyler var elbette. Ama hiç biri canımı yakmadı. O hatalar, yıllarca birlikte yaşadığım anne ve babamdan aldığım, önüne geçemediğim, çok da üzerinde düşünmediğim özelliklerimin ürünü. İnat, gurur vb. şeyler...

0 homurtu:

Yorum Gönder

 
twitter da kullanıyorum