Alt Takım Sorunsalı


Koşulsuz Mutluluk


Formspring'in amınakoyim, blog var ya!

Bi Formspring.me muhabbetidir aldı başını gidiyor bloglarda, sosyal ağlarda falan... Neymiş, soru soracakmış insanlar, amcam da cevaplıyacakmış. Sokiyim öyle işe, prim yaptırmayın böyle ucuz fikirlere. Çok soru sormak isteyen varsa, buyursun sorsun burdan. İster kendi profili altından sorsun, ister anonim sorsun.

kulakpası #2


Fuck Them All (indir)

Göbek

Bulduğu her boku yiyen er kişi, o kadar emek verdiği biricik göbeğinden niye ayrılmak ister ki? Niye?

Feysbuka bahar geldi!

Facebook'ta yeni bi trend türemiş. Bi kaç gündür girmiyodum. Demin arkadaş dürttü msnden; "ablalar don renklerini yazıyorlarmış" :| İnanamadım, girdim baktım benim hesaba. Pembe, siyah-pembe, dantelli vs.vs. bi ton status update gördüm.

Tabi aynı şekilde, her mevzuya tepki göstererek sivrilmeye çalışan arkadaşlarımız da yine sahnelerdeydi. "yapmayın etmeyin" edalarıyla.. Ben de bişeyler yazayım dedim, ama ben gayet hoşnutum bu durumdan. İlkokul 3ten tanıdığım hatun pembe sütyen takıyomuş mesela, hoş :) Daha önce hiç öyle düşünmemiştim, ilkokuldan tanıyorum lan neyini düşüneyim. Ama artık o hatun benim için pembeli :) Aynı şekilde bakıyosun hırçın hatun, gitmiş beyaz bişeyler giymiş falan. Güzel güzel, devam etsinler. Merakımızı gideriyorlar. Boş vakitlerimizde tahmin yürütmek zorunda kalmıyoruz, eyv.

Kendime yeni bir din lazım

Hani derler ya "insanın doğasında vardır kendinden daha büyük, daha kudretli birşeye inanmak" diye. Hah doğru işte. "İçimde bir boşluk var neyle doldursam? Parayla mı aşkla mı hayaller kursam?" derken, İxan yardıma koştu. Bu boşluğu dolduracak, daha önce haberdar olmadığım bir dinden bahsetti "Uçan Spagetti Canavarı". Kutsal kitabı bile var.

Buyrun bunlar da Sekiz "Eğer Yapmazsanız Çok Memnun Olurum" maddeleri;
  1. Eğer benim Makarnavi varlığımdan bahsederken sofuluk taslayan ben-senden-daha-kutsalım tipi serserice davranışlarda bulunmazsan çok memnun olurum. Eğer bazı insanlar bana inanmazsa, sorun değil. Cidden, o kadar kendini beğenmiş değilim. Ayrıca, meselemiz onlar değil, o yüzden konuyu değiştirme.
  2. Eğer benim varlığımı başka insanları bastırmak, buyruk altına almak, cezalandırmak, deşmek, ve/veya, yani işte, kaba davranmak için kullanmazsanız çok memnun olurum. Ben kurban talep etmiyorum, ve saflık dediğin suda olur, insanda değil.
  3. Eğer başka insanları yargılamak için nasıl göründüklerine, veya nasıl giyindiklerine, veya nasıl konuştuklarına bakmazsan, veya, yani, iyi davran işte, tamam mı? Ha bir de şunu kalın kafalarınıza sokun: Kadın = insan. Erkek = insan. Aynı = aynı. Biri diğerinden daha iyi değildir, tabi konumuz moda değilse, zira kusura bakmayın ama onda üstünlük kadınlarda, ha bir de mor ile fuşya arasındaki farkı bilen bazı erkeklerde.
  4. Eğer sizin ve karşınızdakinin yasal yaş sınırı ve ruhsal olgunluğa ulaşması koşuluyla sizi inciten, veya arkadaşınızın gönlünün ve iradesinin razı olmadığı ilişkilere girmezseniz çok memnun olurum. İtirazı olanlara ise şunu söyleyebilirim: gidin kendinizi s****! (özgün metindeki gibi sansürlenmiştir). Eğer bu cevaptan hoşlanmazlarsa gidip televizyonlarını kapatsınlar, yürüyüşe falan çıksınlar.
  5. Eğer başkalarının bağnaz, kadın düşmanı, nefret içeren fikirleriyle miden boşken yarışmaya kalkmazsan çok memnun olurum. Önce yemek ye, sonra ne b** yersen ye!
  6. Eğer Makarnavi varlığıma adamak üzere milyon dolarlık kiliseler/tapınaklar/camiler/sinagoglar/türbeler yapmak yerine parayı daha iyi amaçlarla harcarsan çok memnun olurum (istediğini seç):
    • Fakirliği ortadan kaldırmak
    • Hastalıklara çare bulmak
    • Barış içinde yaşamak, tutkuyla sevmek, ve kablolu televizyon fiyatını düşürmek Ben karmaşık karbonhidratlı sonsuz kudretli bir varlık olabilirim, ama hayattaki küçük şeyleri severim. Bana inan. Sonuçta yaratan benim.
  7. Eğer etrafta dolanıp herkese seninle konuştuğumu söylemezsen çok memnun olurum. O kadar ilginç biri değilsin. O kadar böbürlenme. Ayrıca sana insan kardeşlerini sevmeni söyledim, bu ipucu yetmiyor mu?
  8. Eğer, ee, ilgilendiğin konuda, yani çokça kapütilasyon/kayganlaştırıcı/Kayzer Wilhelm gerektiren bir konuda, kendine yaptırmayacağın işleri başkalarına yapmaya kalkmazsan çok memnun olurum. Eğer karşındakinin gönlü razı ise, (madde 4'e göre) yumul, ve Miki Fare aşkına, bir KONDOM TAK! Cidden, sadece bir lastik parçası. Eğer iyi hissetmeni engellemesini isteseydim onu dikenli olarak falan yaratırdım.

Daha detaylı bilgi almak isterseniz, bir diğer kutsal bilgi kaynağı olan Wikipedia'ya bakabilirsiniz.

Avatar: Muhteşem görsellik, klişe senaryo

Şu satırları yazarken o kadar gururluyum ki anlatamam. Avatar'ı izlemeyene kız vermedikleri şu günlerde, artık göğsümü kabarta kabarta "üçdee avatar izlediğğğmm" diyebiliyorum çünkü. Az önce gurur duymamın sebebini anlattım dimi ben? Nefret ediyorum bu tarz mantık hatası manyağı cümlelerden (benden duymuş olma ama, o kadar bilmemneyim ki anlatamam vs.), fakat alışkanlık işte, kullanılıyor illaki. İllaki diyince, gece gece yayınlanan pınar sucuk reklamları geldi şimdi aklıma, hatta karnım da acıktı. Serbest çağrışımımı sikeyim, konuya dönüyorum.

Fragmanı izleyen aklı başında her insanevladı filmin konusunu anlayabiliyor zaten. Olsun, ben şimdi aklı başında bir insanevladı değilmişsin gibi davranarak konusunu anlatıcam yinede. İnsanoğlu, şu mavi şeylerin olduğu gezegene çıkartma yapıyorlar. Amaç, orada bulunan bi madeni Dünya'ya getirip satmak. Maviler madeni vermiyo, beyazlar ille de isteriz diyolar. Para manyağı olduğumuz için dövüdövüveriyoruz mavileri. Mevzu bu.

Filme harcanan para ve süre dillere destan zaten. Dünyayla hiç bir şekilde iletişime geçmeyen insanlar bile, sipariş verdikleri dürümlerin sarılı olduğu gazetelerden dolayı biliyorlar zaten bunu. Filmin heryerinden görsellik fışkırıyor. Ciddi anlamda beğendim, izlerken eğlendim. Eğlenmemin tek sebebi görsellik yalnız. Yaratıkları beğendim, ormana hayran kaldım. Böyle bi disko havası, disko topu kıvamında böcekler falan.. Renk cümbüşü işte.

Kurgu, taslak iken güzelmiş. İşe başlarken "Gezegenler arası savaş olacak. Sebebi diğer gezegendeki aşırı-süper-muhteşem değerli maden olacak. Ajanlık majanlık sıkıştırırız araya oh miss" demişler ve çekmeye başlamışlar. Filmin tamamlanması 11 yıl sürmüş ve bu sırada görsel öğelere abanmaktan senaryoyu aksatmışlar amcalar;
  • O değerli maden, neden değerli bilinmiyor. Enerji mi üretiliyor, yeniliyor mu, çok mu sağlam, suda bekletince araba mı oluyor nedir yani kerameti bunun? Kilosu 20 milyon dolar ediyormuş. Sıfırdan gezegen yaratmayı biliyorlar da, o bokun neden bu kadar değerli olduğunu uyduramıyorlar. Sanki enerji üretiliyo deseler "yoo etmez o kadar" diyen çıkacak anasını satiyim.
  • Michelle Rodriguez'i asker yapmak gibi bir klişeyi tekrarlamışlar. Bıktım artık bu kadını erkeksi olarak lanse etmelerinden. Ne zaman ekose etek giydirip liseli yapacaklar çok merak ediyorum (sabırsızlanıyorum da).
  • Olaylar son derece tahmin edilebilir şekilde gerçekleşiyor. Jake'in insanlığa ihanet edeceği, en büyük kuşu dize getireceği, diğer klanlara cihad çağrısı yollayacağı, filmin sonunda Na'vi olacağı falan belliydi.
  • Filmde daha önce rastlamadığım ve şaşırdığım tek şey Jake ile hatunun sevişmesiydi. Genelde bu tarz insanlık dışı yaratıklar, ne kadar insana benzeseler de sevişmezler. Koklaşarak, ne bileyim birbirlerine bağırarak falan şehvetlerini giderirler veya ürerler. Onu bunu bırak da ilk kez uzaylı pornosu izledim lan.
Öyleydi işte. Teknoloji namına süper, sinema namına klişelikten kurtulamayan bir yapım olmuş.

    Bilinçaltım ekşidi #2

    Bulunduğum tüm ticari girişimler hüsranla sonuçlanıyor. Anlıyorum ki ben çoğu işten bi bok anlamıyorum. Ondan sonra noluyorsa oluyor Digital Playground'da buluyorum kendimi. 8-10 katlı bi cam bina (kimisi plaza diyor bunlara) komple bunların. Etraf karı kız kaynıyor haliyle.

    Şirketteki kodamanlardan birinin odasında beliriyorum sonra, "çok parlak fikirlerin var, bize çalış" falan diyor. "Bağlantıları ben yaparım, sen fikir ve sponsor bul" diyor. "Pirates gibi bi filmin üçlenmesi gerekir efendim" diyorum ve senaryo yazmaya başlıyorum. Senaryo bitiyor, oyuncu seçmelerine katılıyorum (hem senarist hem mal müdürüyüm heralde). Uzun ve yorucu saatler sonunda kadroyu hazırlıyorum. İlk filmde olup da, ikinci filmde olmayan ve beni hayal kırıklığına uğratan Jenaveve Jolie'yi (resimdeki hatun) başrole alıyorum.

    Herşey hazır, sıra sponsor bulmaya geliyor. Liseden kıdemli pornosever arkadaşlarımdan ikisine gidiyorum. "Olm Pirates'ın 3. sünü çekicez laaaan ehere mehere" diyorum. Daha önce bir sürü borç alıp, tüm girişimlerimde battığım için para vermiyorlar. Filmin Pirates olduğunu hatırlatıyorum, "deli gibi satıcak olm" falan diyorum ve ikna ediyorum. Oyuncu kadrosuna, rollere falan bakıyolar. Jesse Jane'e tek sahne verdiğim için küsüyorlar, para mara vermiyolar.

    Geri dönüyorum cam binaya, kodaman küfrediyor İngilizce. Sürekli Türkçe konuşan adam niye İngilizce küfrediyor bi anlam veremiyorum. Ben de İspanyolca küfrediyorum (Normalde İspanyolca bilmiyorum, ama o an İspanyolca konuştuğuma eminim. Siyah beyaz efektlendirilmiş Paola Rey geçiyor sürekli sağ taraftan akarak o an). Kovuluyorum sonra.

    Eskişehir'e dönüyorum, yanımda da Jenaveve var :S Aşk yaşıyoruz Eskişehir'de. Manyak manyak Adalar'da geziyoruz, kafeye falan oturuyoruz. Sonra tramvayda oluyoruz. Bi bakıyosun manyak gibi üniversitenin kantinindeyiz.

    Sonra telefon çalıyor, en yakın dostlarımdan birisi arıyor, babamın telefonunu istiyor ve diyor ki "kaza yaptım". Lan bu kadar saçma ama bi o kadar görsel öğeler barındıran bi rüyadan sonra niye kötü bişey olmak zorunda ki?!
    Evet, popüler pornocuların çoğunu biliyorum.

    Birisi...

    ... bırakmış blogu. Blogu değil Ceykılı bırakmış. Tüm bloglarımdan çekilmiş birisi. Niye lan? Niye temizliğe kurban gittim olm? Gel delikanlı gibi söyle, "siliyorum seni Ceykıl" de. Bana "ama.. ama.." ikizleriyle başlayan cümleler kurma fırsatı ver. Acımasız olma! Bi şans daha ver lan bana!!

    Enjoy the silence...

    Uçak motoru sesinde, kağıt uçak gücünde olan laptobumun hırtlığına daha fazla dayanamadım. Dün gece (veya normal insan saatiyle dün sabah) "yeteerr ulaaaaaan" diyerekten söktüm fişini, çıkarttım pilini falan. Elime geçirdiğim ilk yıldız tornavidayla daldım. Bişey olmadı, büyük geldi tornavida.. Hazırlıklıymış pezevenk.

    Evde bulduğum ince uçlu her boku denedim; bıçak, çay kaşığı, başka bıçak, eski sim kartı... Olmadı. Yılmadım, aklıma can kurtaranım geldi hemen; "bira"!!! Çekiç var, bıçak var, neden bira kapağından ince uçlu bişey yapamayayım ki dimi? Ben yaptım ama, olmadı, yamuldu ince olduğu için. Bira kapaklarını biriktirdiğim 5 litrelik su şişesine attım ölüsünü.

    Bugün (normal insanlara göre de bugün), gidip bimilyoncudan "saatçi tornavidası seti" aldım. Aslında ben minik uçlu tornavida diye sormuştum ama adı buymuş. Bugün yeni bişey öğrenmiş oldum huuuu (H). Neyse, geyiğin alemi yok. Az önce geldim eve, teknik aksaklıklardan savaşı kaybetmeyeceğimi bilmenin gururuyla kucağıma aldığım gibi söküverdim kapağını. İçi kapkara olmuş, içi kararmış (amk). Bir sürü pamuklu çubuk şehit düştü bu operasyon sonucunda, ama amacıma ulaştım! Kestim sesini ibnenin!

    Çalıştıralı yarım saat oluyor, sessiz sedasız duruyor karşımda. Derinden bi vızlıyor sadece. İlk kucağıma aldığımdaki o içten vızıltı... Aşkımızı tazeledik lan, savaş bitti artık!

    O kadar abartıp, allayıp pullayıp yazdığım bu yazı tam olarak şu cümleye tekabül ediyor; "laptopumun fanını temizledim". Sadece öyle yazsam olmazdı ama di mi?
     
    twitter da kullanıyorum