Elleri kolları boyalı bebek...

Geçenlerde enteresan bi tartışmaya denk geldim FriendFeed'de. Erkek insanı bi kişi, tatlı bi hatun fotoğrafı koymuş ve "aşık oldum" tarzı bir yazı yazmış (tatlı hatundu. ben de aşık oldum, kapıştık birbirimize girdik feed sahibiyle. şaka lan, iki tıka bakar yenisini bulmak ne tartışcaz). Neyse buraya kadar normal, hatunu beğenen erkekler, beğenmeyen hatunlar falan... Tamam beğenmezsin de, bok da atma şimdi güzelim kıza. 'Fotoşoplu'ymuş o resim. Valla mı lan, gözümüzden kaçmış bizim sağolasın. Öküz gibi bakıyomuş mesela. Hiç de öküz gibi bakmıyodu, doğal bi tatlılığı vardı. Yok efendim makyajlıymış nasıl doğal dermişiz. Benim doğal anlayışım bıyıklı kadınlardan ibaret değil, o bakımdan hatun gayet doğaldı.

İş iyice abardı, hatun kişiler 'ben daha güzelim' tribine girdi (yoo o kız daha güzeldi, çatlayın). Erkekler hep böyle kadınları seviyolarmış. Bunun bissürü gerekçesi vardır, mal gibi, amaçsız amaçsız böyle beklentiler içerisine girmiyoruz heralde.

Arkadaş, bi kere olayın fantastik bi boyutu var, hayali bi şey bu (bknz: akşama malzeme çıkması). Ulaşamadığına tapacaksın ki bi anlamı olsun, sahip olduktan sonra anlamı kalmıyor ki (herşey için geçerli bu. peşinden koşup da elde ettiğinizde siklemediğiniz insancıkları düşünün). Mesela ben kendimi zaman zaman çeşitli ünlü hatun kişilerle hayal ederim, güzeldir tavsiye ederim (tekrar bknz: akşama malzeme çıkması). Ayrıca hatunların 'Brad Pitt e aşık olma' hakkı var da, erkeklerin neden yok lan? Rica ediyorum kendinizi Megan Fox'la kıyaslamayın, üzülürsünüz. Gereksiz gereksiz 'benim neyim eksik, ben de güzelim ki' tribine girmeyin. Ben kendimi Brad Pitt'le karşılaştırıyo muyum? Adam her gece Angelina Jolie ile oynaşıyo lan bi kere, şartlar eşit değil! (anasını sattığımın dünyası...)

Sonra bi de temeline inmek lazım mevzunun. Fotoşopla parlatılmış, cerrahlarca modifiye edilmiş hatunlarla büyüdük lan biz. Naughty America'nın, Bang Bros'un çocuklarıyız (mecaz anlamda dedim, başka yere çekme bozuşuruz) dostum biz! Yeşilçam'ın erotik filmleriyle büyümedik ki senin baban gibi. Beklentilerimiz doğa üstü olmaya alıştı bi kere, suç bizim mi? Ya da babam 70-80 model Penthouse'larını bana verdi de ben mi bakmadım? Hayret bişey...

Demem o ki; madem bi tez atıyorsunuz ortaya, azcık düşünüp atın da çürütmesi dakikalar almasın. Olayı derinlemesine düşünün, empati yapın. Hiç olmadı karşı tarafın duygu ve düşüncelerini öğrenmeye çalışın (Aferin lan, bak buraya kadar geldiğine göre iyi bi başlangıç yapmışsın)

Bilmeyen hatunlar için: akşama malzeme çıkması

Teomansa, tükürür!

Teoman tükürmemiş lan bizim arkadaşa. Şaştım kaldım!
bizim bi' dişi arkadaş (00:50):
*teoman insanın yan komsusu olmayıversin..
doktorceykıl (00:50):
*olmasın tabi, gökdelenden baka, kafana tükürür haberin olmaz:Ç
bizim bi' dişi arkadaş (00:50):
*yok yok
*bahceli ev
bizim bi' dişi arkadaş (00:51):
*tİripleks
doktorceykıl (00:51):
*balkonu yokmu ?
*terastan tükürür o zaman
*teoman bu belli olmaz :Ş
bizim bi' dişi arkadaş (00:51):
*yan bahce..
*ancak sıcarsa keci boklarnı atar bahceye o kadr
doktorceykıl (00:51):
*sen şimdi diosn ki, teoman 2m ileri tüküremez ?
doktorceykıl (00:52):
*hahah! diyorum bende sana :Ş
bizim bi' dişi arkadaş (00:53):
*tukurur..insan deil o
doktorceykıl (00:53):
*adam ol o zaman :Ş uzak dur teoamandan :Ş
bizim bi' dişi arkadaş (00:54):
*hahah :D:D tamm
*:D
doktorceykıl (00:54):
*o zaman sorun yok, madem adam oldun gidebilirsin :Ç
bizim bi' dişi arkadaş (00:55):
*pekii (A)
doktorceykıl (00:55):
*o zaman defol :Ç sonra şeyederiz :Ş
bizim bi' dişi arkadaş (00:56):
*tamm sora seyedilim =)
doktorceykıl (00:57):
*:D bay bay o zaman :Ş bay bay hepinisss
bizim bi' dişi arkadaş (00:57):
*heheheeh :D:D
*tavla oynuorum da
*o yuzden cok kastım :D:D
doktorceykıl (00:57):
*sorun deil, koltuk altı yapmasınlar da tek problem o
doktorceykıl (00:58):
*koltuk altı yaparlarsa, ilk koltukaltı olan arkadaşım olacaksın ki bu benim için intihar sebebidir
*zemin katın üstünden intihar ederim kendimi suç senin olur karşmam :Ç
bizim bi' dişi arkadaş (00:59):
*hahahahaa ha :D:D
* zemn kattan :D:D
doktorceykıl (00:59):
*gülme lan :Ş yukarı doğru
*daha zor o
bizim bi' dişi arkadaş (00:59):
*komk geldii :D
doktorceykıl (01:00):
*bak hala gülüyo :Ş
bizim bi' dişi arkadaş (01:00):
*komk amaaaaaa
doktorceykıl (01:00):
*gülme laaaaaaaaaaahhhhhhhhhhn!
*bak o kadatr harf bastım, tek ünlem koydum. otur da düşün 2 dkk :Ş
bizim bi' dişi arkadaş (01:01):
*evet tek unlem canımı yaktı..
doktorceykıl (01:01):
*iki noktadan daha anlamlı o, haberin olsn
bizim bi' dişi arkadaş (01:02):
*farkettm.. (ısrarcıyım)
doktorceykıl (01:02):
*aferin adam ol (s2mde deil :Ç)
bizim bi' dişi arkadaş (01:02):
*hiiiiiiiii :-O
*cok ayıp
doktorceykıl (01:05):
*deil işte:Ş

Kendimi dikizledim, CH de ayna tuttu...

İkinci defa kendimi dikizledim. İlk seferinden farkı; bu kez Cihan Kaloğlu'nun aynayı tutan kişi olması.

- Fırsatlar üzerine…
Karşına çıkan küçük fırsatların kaçının hakkını verebildin hiç sorabildin mi kendine? Ruhunu okşayan o saniyeleri elinden kaçırmadan kaç kez sarabildin?Sonrasında ah keşke demediğin kaç fırsat var ellerinde? Geceleri sarılıp sarılıp uyuduğun kaç mutluluk var?
Ailemle ilgili olan hemen her fırsatı değerlendirdim. Annemle gecenin 4ünde denize de girdim, babamla pavyona da gittim, kardeşimle arabaya atlayıp piyasa da yaptım. Onlarla yakınlaşmak, ilişkimizde limit olmadığını ifade etmek namına çoğu insanın ayıp, kötü, tu kaka diye nitelendirdiği şeylerin hepsini yaptım. Hatun kişiyle erkek insanı arkadaş olamaz denilmesine rağmen, kardeş bellediğim kız arkadaşlarım da oldu, hala da varlar. Şöyle bir baktığım zaman, onlar için yaptığım ufak şeyler bugün sorgusuz sualsiz her daim sığınabileceğim limanları inşaa etmiş. Elbette göremediğim, kaçırdığım fırsatlar da olmuştur, ki değerlendirdiğim tüm fırsatlar ailem ve aileden sayabileceğim kişilerle sınırlı olduğuna göre, evet kaçırdığım fırsatlar olmuş.

- Zorluklar üzerine…
Susup düşünmek mi zor, konuşup saçmalamak mı? Gidip de dönmemek mi zor, kalıp da yol gözlemek mi? Sorgulamak mı zor, yoksa kayıtsız kabullenmek mi? Giden mi terkeden aslında, yoksa kalan mı?

Susup düşünmek her zaman daha zor bence. Geçen 1 senelik zaman içerisinde düşünecek o kadar çok vaktim oldu ki. Anti-sosyal bi kişiliğe büründüm sonuç olarak. Konuşup saçmalayanlardan tiksindim.
Olaya kendi açımdan bakacağım için, gidip de dönmemek zor. Geride kalanı, eğer orda olsaydım herşeyin daha farklı olabileceği ihtimalini düşünmek gerçekten çok zor. Kalıp da yol gözleyen içinde zordur muhtemelen. Cevap verirken kendi açımdan bakmadım mı ben olaya ? :)
Benim olayımda kalan terkeden oldu. Hatta terkettiği için kaldı da, ben geldim Eskişehir'e. Terketmeseydi gitmezdim, böylelikle bu soru hakkında zerre fikrim olmazdı, mutlu olurdum yani.

- Özeleştiri üzerine…
”Özeleştiri” kağıt kesiği gibi can yakabilir bazen… Mazeret üretmeden bitirebildiğin var mı?

Özeleştirinin can yakabilmesi için, kişinin geçmiş zamanda yaptığı şeyi şimdiki zamanda yalanlaması, haksız görmesi lazım. Anca o zaman can yakar. Geçmişte yaptığım ve haksız olduğumu düşündüğüm şeyler var elbette. Ama hiç biri canımı yakmadı. O hatalar, yıllarca birlikte yaşadığım anne ve babamdan aldığım, önüne geçemediğim, çok da üzerinde düşünmediğim özelliklerimin ürünü. İnat, gurur vb. şeyler...

Kahve falı. Bakabilir misiniz?

Kahve falı bakabilir misiniz? Ben bakabiliyorum :)
 нaѕтa la νicтoяia ѕiємρяє!! || яє- loadєd || (01:35):
*olm sen kahve falı bakıonmu
*fotosunu cekıp atıcam
doktorceykıl (01:35):
*kaynak kodunu yolla yorumliyim ahuahua
' нaѕтa la νicтoяia ѕiємρяє!! || яє- loadєd || (01:36):
*hahaahssh siktr :D

İliğime kadar sömürdün lan!

Şu eski sevgilinin araması mevzusuna çok kıl oluyorum lan. Harbi öyle böyle değil, feci kıl oluyorum. Zaten mevcut olmayan dengemin ağzına sıçıyor. Geçenlerde mesaj attığından bahsetmiştim. Hatta sonunda da terslediğim için kendi kendime kızmıştım. Terslemek değil de, ilgisizlik diyelim. Ertesi gün başka bi mallık yapıp havadan sudan 2 mesaj atıp giriş yaptıktan sonra "neyse dün yazdıklarımın biraz sert olduğu kanısına vardım, kusura bakma diyecektim" kıvamında bi mesaj çektim. Gelen mesaj; "sorun değil, burdasın sandım o yüzden mesaj attım. zaten telefonunu da gülbensu dan almıştım". Aferin aferin. Sen sildin numaramı, ben mal gibi silmedim, vur yüzüme.

Ulan nisan-mayıs gibi iletişimi kesmişim. Sırf kendini ayrılığın kazanan tarafı olarak ilan etmek için mi dürtüyosun beni? Hatun kişiler bloglarında hep bu davranışın erkeğe mahsus olduğundan falan bahsetmişler, o zaman ne iş bu? 2 gün boyunca kendi kendime sinirlenip durdum zaten, rezil bi 2 gün geçirdim. Sonra kurtuldum o ruh halinden (etkisinin 2 gün sürmesi garibime gitti). Dün gece çağrı atmış telefona, gece tam 1:30'da (niye gece geliyorum lan hep bu kızın aklına?). Tasarım editliyordum, görünce dondum kaldım. "Ne iş?" diye düşünmeye başladım. Of lan! Bıktım arkadaş bıktım. Kuyruğunu kovalayan köpek hızında dönüp duruyoruz. Hani artık o döngünün herhangi bi noktasındayken 1 tam tur için geçecek tam zamanı söyleyebilecek hale geldim. Kendimce tüm iletişim imkanını sıfırladım. Facebooktan sildim, msnlerden sildim. Blogumu zaten bilmiyor, yani telefonu kullanmadığım sürece iletişime geçemem. Ki aramıyorum etmiyorum da. Daha ne yapayım? 6 yıllık telefon numaramı mı değiştireyim? Onun için? Ha-ha! Bi daha mesaj attığında "kimsin?" diye cevap vericem. Umarım yeterli olur.

Hayır, ağzım yandı zaten kaç defa. Bulaşmıyorum artık karı kız mevzularına. Gezip tozmuyorum da. Okulda umrumda değil, işimi yapayım paramı kazanayım derdindeyim. Maddi kaynaklı zilyon çeşit problemle boğuşurken bi de çöpe atılan 2 senemin artıklarıyla mı uğraşıcam? İliğime kadar emdin lan, sömürdün sömürdün... Git artık git, BSG!

The Informers (IMDB: 6.5/10 & Dr.Ceykıl: 2/10)

- Bu yazı köpekler gibi spoiler içerir. Böyle bir filmi izlememeniz gerektiği için rahatlıkla okuyabilirsiniz ama. Gerçekten izlemeyin, rezil. Valla lan! -

Dün gece (ya da bu sabah) The Informers'ı izledim. İzlediğime lanet ettiğim filmler sıralamasında ilk 3e kesin girer. Hatta 'Never Surrender' ile birinciliği bile paylaşabilirler.

Filmin sloganı şöyle; 'Greed is good. Sex is easy. Youth is forever.'. Böyle bi sloganı görüp de benim bu filmi izlememem imkansızdı. IMDB'ye bakıp da filmin 10 üzerinden 6.5 aldığını görünce iyice merak ettim (5+ filmleri izlerim genelde). Türüne bakıp da crime,drama,thriller muhteşem üçlüsünü görünce iyice ağzımın suları akmaya başladı (bknz: drool).

Filmin konusunu okudum, '80lerin Amerikası'ndaki 7 hayatı anlatıyor' yazıyordu. Severim böyle filmleri. Mesela Seven Pounds çok kraldı. Aksiyonu da vardı, süperdi. Crash de muhteşemdi mesela. Durum-kesit şeklindeydi, aksiyon yoktu ama çok kraldı. Öyle zannedip izledim işte bu lanet filmi de.

'Seks çok kolay' demişler. Abi kolay farklı, filmdeki olay farklı. Şöyle açıklayayım; A erkeği, B hatunuyla çakışıyor. C erkeği, A erkeğinin kankası, canı cicisi. A ile C, B'yle birlikte takılıyorlar aynı anda (Aynı anda dediysem, aynı anda yani. Threesome yapıyorlar). Bu C aynı zamanda her önüne gelene çakan bi tip. A'ya da çakıyor, A'nın annesine de ve bunun dışında zilyon tane nefes alan şeye. A'nın babası hem A'nın annesine hem başka bi kadına çakıyor. Öte yandan bi tane adam var, oğlunun tavladığı kızcağızlara sulanıyor. Bir başka erkek insanı, 15-16-17 yaşlarındaki çocuklarla takılıyor cinsiyet ayırt etmeksizin.

Film neyi anlatmak istemiş anlamadım. '30 sene sonra Amerika çok değişti. Artık çocuklarla ilişkiye girmeye izin vermiyoruz' mu demek istemişler acep?

Bu film IMDB'de nasıl 6.5 puan almış anlamadım lan. Çok enteresan... 90 dakikamı heba etti. Sanırım sanatsal bi değeri var filmin. Böyle 'Pikaçu Şıtrovski nin dokunuşlarını hissettim. Hele o sübyancı pezevenk muhterem yok mu... Hah işte tam orda hissettim üstadım' tarzında entel yorumlar yapılabiliritesi var heralde ki bu kadar yüksek bi puan almış.

Filme de koyayım, yapana da, oynayana da, filmde birbirlerine koyanlara da, o filme 6.5 puan verenlere de, zamunda da bu filmi üst sıralara çıkartanlara da... Bu yazıyı okuyup, izleyip, 'hakkaten rezilmiş' diyenlere de... O kadar uyardık, izlemeyin diye demi !

Kendimi dikizledim

Bu sefer kendimi dikizledim, "neyim lan ben?" dedim. İnceledim, gözlem yaptım. Cevaplar buldum gibi oldu. Cevap olmasalar bile bişeyler çıktı işte ortaya. Sonuçtur heralde onlar da?

İstanbul doğumlu olmama rağmen 2 kere gittim İstanbul'a. Biri lisede okul gezisiydi, diğeri de İstanbul bile değildi. Tuzla'ydı.

Stewie Griffin'i çok severim. Onun gibi bi çocuğum olsun, birlikte seksi partiler verelim isterim hep. Kapı önü teyzelerine 'Burn in hell!' derdik beraber.

Hiç bir şarkıcının tüm şarkılarını bilmem. Hatta, en sevdiğim şarkılarının hangi albüme ait olduğunu bile bilmem. Gereksiz bi ayrıntı gibi gelir hep. Ona rağmen çok severim müzik dinlemeyi. Lise 2 ve 3'de kulaklıkla mutualist bi ilişkimiz olmuştu. Ben onu sıcak tutuyordum, o da tıpkı filmlerdeki gibi background müziği veriyordu.

Küfürlü konuşmayı severim, küfürlü konuşanları da kendime yakın hissederim. Kemik ve lombak okuyarak büyüdüm ben. Heryerde küfretmem tabi. Mesela yöneticisi olduğum forumda, argo bile kullanmıyorum. Bok dahi demedim lan, o derece.

Tam bi couch potatoyumdur. Kanepemden kalkmam, birlikte yaşarız. Hatta bi ara yatağa bile gitmiyordum, abarttığımı düşündüm, yatağımda uyumaya karar verdim. Öyle 'hacı böyle bi yarım saat kendimi sokaklara vurmazsam ölecekmişim gibi geliyo' tipinde bi insan değilim. 8-10 paket sigara, ekmek, yumurta falan alıp 1 hafta evden çıkmadığım olmuştur. Özellikle haftasonları cok sık yaparım bunu.

Alkolü severim. Seven bir aileden geliyorum, ben de seviyorum o yüzden. En çok viskiye bayılırım, ondan sonra bira gelir. Öğrencilik dolayısıyla viski içtiğim zamanlar sayılıdır. Belki de az içtiğim için seviyorumdur, olabilir. Vodka başımı ağrıtıyor ama onu biliyorum.

Küçükken veteriner olmak istiyordum. 6-7 yaşından beri ailevi olayların hepsini anlattıkları için, insan ilişkilerinin zor olduğunu biliyordum. Ergenlikte sevmeye başladım insanları, fakat son 1 sene içerisinde anti-sosyal bi insan oldum. Gurur duymuyorum, ama gocunmuyorum da. Salak geliyorlar ya da ben salağım. Bilmiyorum, uyum sağlayana kadar böyle gider heralde. Olacağına varır diyip yaşıyorum öyle.

Veteriner olmadım tabi ki. Bi bok olmadım aslında daha. Anadolu Üniversitesi'nde istatistik okuyorum, onu da okumuyorum gerçi. Hazırlığı yeni bitirdim. İstatistik sikimde değil, web programcısıyım ben. Coderım, PHP coderım hatta. Bi' gün zengin olucam biliyorum. 40 yaşındayken emekli olup Bodrum'a yerleşicem. Annem babam Bodrumlu bu arada, teknik açıdan ben de öyleyim. Öğlen uyanıp, yatımla açılıcam denize, bütün gün içip içip yüzücem. Evet yat da alıcam. Yatım da olacak katım da.

Sanattan anlamam. Daha doğrusu o şekilde bir bilgi birikimim yok. Bana hitap edeni severim, etkiliyorsa ne ala. Herkes seviyo diye bişeyi sevmem, ben seviyorum diye herkes sevmiyo zaten.

Hatun kişilerle hep samimi dost oldum. İlişki yürütmeyi beceremedim. Duyguya düşünce karıştırınca olmuyor onu anladım, ama hep 'ulan daha yaşım kaç başım kaç? bu son olmayacak ki' diye düşünüp son kullanma tarihi belirlemekten kendimi alamadım. Olmadı dolayısıyla. Oldu gibi geleni de olmadı. O yüzden 30lu yaşlardaki 'love sucks!' triplerinde takılan, inceden orta yaş bunalımındaki kadın ve erkek insanlarının bloglarını okuyup bişeyler öğrenmeye çalışırım. Öyle yeni yetme gelin gibi herkesi 'başka' sanmayayım diye.

Sorumluluk almanın köpek beslemek, kedinin kakasını temizlemek olduğunu sandığım zamanları çok özlerim. Fatura, yemek falan zor işler. Buna rağmen tek başıma yaşıyorum ve seviyorum yalnız yaşamayı. Herşeyin benim elimde olması ne kadar kötüyse o kadar güzel çünkü.

7 yaşımdan beri süt içmem. Peynir de yemem. Sadece erimiş kaşar ve Bodrum çökeleği yiyebiliyorum. Bi tercih değil, vücudum kabul etmiyor (anladın sen onu). 40 yaşında kemiklerim eriyecek, menepoz teyzeler gibi kase kase yoğurt yemek zorunda kalıcam lanet olsun. Olsun belki zenginlerin kemikleri erimiyordur. Öğrenicez.

"Aşk mı kariyer mi?" sorusuna "aşk" diye cevap veririm. Beynim benim nasıl olsa, elbet bi gün kariyer yaparım. "Aşk beklemez" deyip koşar giderim. Onun mal mal beklediğini görünce sinirlenir, geldiğim yöne koşarım.

Kimse mimlemez beni. Ben de kimseyi mimlemem ödeşiriz. Evet, intikam almayı severim. Unutmam, unutmuş gibi de yapmam. Hep başına kakarım, laf sokarım. Artizimdir, ama olmayan şeye güvenemem. Var ki konuşuyorum. Bi tek bizim avukatcana laf sokamıyorum. 3-4 yıllık avukat tabi boru değil. Onu gördükçe sayısal öğrencisi olmama rağmen "hukuk mu okusaydım lan?" derim. İzmir'e her gittiğimde görüşürüz, hacize gittiği fukaraları anlatır bana. İyi birisi aslında, her görüştüğümüzde ince ince hukuki haklarımı öğrenirim. Cinayet işlersem nasıl yırtarım, ilerde boşanırsam nasıl mal kaçırırım gibi soruların cevabını çoktan öğrendim. Bi hayatın anlamını anlatmadı, onun da hukukla değil felsefeyle alakası var sanırım. Onu da anlatır bi gün, biliyorum.

MSN'de onu bunu öpeceğim zaman (K) yaparım. O çıkan hatun kişi dudağına tav olurum. Ben yolladığım zaman tabi. Erkeksi öpücük smileyim olmadığı için sineye çekerim, bb der geçerim.

Film izlemeyi çok severim. Sadece sigara paramı düşündüğüm zamanlar bol bol sinemaya giderdim, artık o bana geliyo. Sinemada izlemeyi pek sevmiyorum artık zaten, izlemeyi beceremeyenlerden sıkıldım. Paraya yazık oluyor. Her erkeğin hayali bi plazma + home theatre alıp kendimi aylarca eve kapatıcam zengin olunca.

Öyle işte... Hayatımda yazdığım en detaylı 'hakkında' sayfası oldu lan bu. Yehh!..

True Blood: Vampirler sosyal olursa...

Takip ettiğim tüm dizilerin sezon bitirmesi, evimde tv olmayışı, gece yatarken torrenti açık bırakma arzusu gibi sebeplerden dolayı yeni bir dizi arayışına girdiydim. Şunlar ilgimi çekti;
  • Moonlight
  • Dirt
  • Terminator: The Sarah Conor Chronicles
  • True Blood
Aslında bir de 'bilmemne oteli' gibi birşey vardı da, onun adını unuttum. e2'de reklamlarını görmüştüm, keşke yazsaydım bi kenara. Neyse, Moonlight'ın 1. sezonunu İzmir'deyken izledim (cnbc-e sağolsun gecelerim boş geçmedi) . Terminatörün de 2. sezonu sanırım, 2şer 3er bölüm peşpeşe formatında izledim, 1. sezona gerek kalmadı flashbackler sağolsun. Dirt'ün torrentini bulamadım (zamunda, 15-20 kişi kullandığımız accountu multi-user gerekçesiyle banlamış :@ bol bol üyelik verdin de biz mi almadık lan?). Sonuç olarak True Blood'da karar kıldım.

Konusu şöyle oluyor; Japon yapıyor arkadaş! Vampirler için sentetik kan yapıyorlar ve TruBlood ismiyle bunu şişeleyip satıyorlar vampirlere. Teorik açıdan, vampirlerin artık insanları öldürmemesi gerekiyor. Bunu savunan vampircanlar, vampirlerin mülk edinebilme, insanlarla aynı ortamda yaşayabilme, sosyalleşme gibi haklara sahip olmasını sağlıyorlar. Her ne kadar ölü de olsalar, vakti zamanında insan idiler ve doğalarındaki 'illa ki bişeylere karşı olmak lazım' içgüdüsünü unutamamışlar. Dolayısıyla kendi içlerinde de bölünüyorlar aynı zamanda; avlanmayı ve gizlenmeyi isteyenler ile insanların arasında yaşamak isteyenler şeklinde.

Yalnız şöyle bir mevzu var ki, insanlar vampir kanının feci kafa yapıcı ve libido artırıcı bi meret olduğunu keşfediyorlar ve karaborsada vampir kanı satmaya başlıyorlar. Yani yıllardır bildiğimiz 'besin zincirinin tepesindeki vampirdir' yargısı çöpe atılıyor ve onun yerine 'besin zincirinin tepesine oynayan 2 ırk' olgusu geliyor. Twilighttaki 'kurt kuzuyla aşk yaşar' mevzusu burda da var.

Dizi hayvan gibi cinsellik, erotizm, seks, meme, popo içeriyor. Hele bi tane zenci-gay (LaFayette adı) var ki oy oy oy. Karakter muhteşem, homofobik değilseniz seversiniz mutlaka. Zencilerin konuşmasına bayılırım zaten, bu eleman konuştuğunda yarılıyorum. Ayrıca Tara denen çikolatakıza aşık oldum. Fiziksel bi çekim aramızdaki gerçi, olsun... O kadar aksi bi kıza duygusal şeyler besleyemezdim.

Ha bir de, dizinin girişindeki credits kısmı muhteşem (oraya ne deniyor bilmiyorum malesef). Çalan şarkı 'Jace Everett - Bad Things'. Aynı zamanda sağ üstteki playera da ekledim, dinleyebilirsiniz. Videoyu izlemenizi tavsiye ederim kesinlikle.

1. sezonu bitirdim, 2. sezonun 3. bölümüne kadar izledim. Gerisi iniyor şuan. 1 sezon + 9 bölüm var şuan. Öyle işte, güzel dizi. Tavsiye ederim, izleyin.

BSG: " 'İnsan dediğin tek tür müzik dinler!'ci zihniyet..."

Ulan demin bakkala gittim, yine yolda kapı önü teyzeleri vardı... Saat 11 lan, yok mu kocanız mocanız sizin? Ne iş anlamadım arkadaş. Neyse, başka bi mevzuyu yazıcam ben şimdi.

Dün friendfeedde hatunkişinin biri bi post atmış; 'Sagopa Kajmer'in gerici zihniyeti, hayranları tarafından sürekli ya yalanlandı ya da göz ardı edildi... Cüppeli Sapığın cemaatinde çıkmış sonunda :D Hiç şaşırmadım. ... Umarım Sagopa'nın, kenar mahalleli savunucuları artık çenelerini kapatır... Oldum olası iğrenmişimdir kendisinden...'. Hem bu 'kenar mahalleli' lafına tav olduğum, hem de 'bir insanı dinliyorsan, illaki onun ideolojisini savunuyorsundur' düşüncesini güttüğü için tartışmaya katılayım dedim. Arkadaş, ne rapin 'beyin siken müzik' olduğu kaldı, ne dinleyenlerin 'çapulcu' olduğu... Denyonun biri 'şöyle düzgün bi elektrogitar solosu dinleyemeden gideceksiniz ya ona üzülüyorum' dedi. Vahiy mi indi lan öküz (evet, öküze vahiy inmez) ? Nerden biliyorsun benim elektrogitara alerjim olduğunu? Hiç dinlemediğimi ya da sevmediğimi nerden çıkartıyorsun?

Geçen sene, bi türkü barda 'Ahmet Kaya - Şafak Türküsü'nü istediğim için de tepki göstermişlerdi. Orda amacım belliydi, ailecek bir ortamdayız, anne temalı bir türkü dinleyip annemle anacık oğulcuk ağlayalım dedim. Neymiş orda Ahmet Kaya çalınmazmış. Neden? "Ahmet Kaya, kürt mürt, pkk mkk..." cevap bu. E bu türkü de bölücülüğe dair bişey var mı ? Yok. Ölmüş insan, biz bu türküyü dinledik diye maddi/manevi çıkar sağlayacak mı ? Hayır. Ee o zaman?

Hasta oluyorum bu tiplere. 3 kişinin/grubun müziğini dinliyorlar, onların yedi sülalesini ezberliyorlar ve dünyadaki en kuul müzik türü olarak onu görüyorlar. Buraya kadar tamam da, ne hakla dinlediğim müzikten ötürü beni aşağılarsın bre hayvanat? Rap dinleyen çabulcuymuş, eben çapulcu amk...

Arkadaş, müzik evrenseldir. Herkes dinler. İhtiyaç duyulmasaydı tek bir tür olurdu, herkes klasik müzik yapardı, ya da ne bileyim metal müzik yapardı. Neymiş? İnsan ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli müzik türlerini dinleyebilirmiş. İhtiyacı da manevi olacağına göre, ruhsal hal bu seçimde etkiliymiş. O zaman neymiş? Müzik türü seçiminde düşünsel halden ziyade ruh hali ipi göğüslüyormuş. Well done, otur pekiyi!

Bu yazı tam bir BSG yazısı oldu anlayana. İlla ki söylemem gerekiyorsa söyliyim, hatta o denli tavım ki bu insanlara açık açık söyliyeyim, Bİ SİKTİRİN GİDİN lan!

(bu yazımı okuyanlar delininbiri'nin 'Türkiye'de Farklı Olmak...' yazısını da okursa çok mesut olurum. belki küfretmek zorunda bile kalmam. o derece yani. okuyun lan!)

Kapı önü teyzesi

Nasıl boş beleş bi' insan türüdür yarabbim o kapı önü teyzeleri? Çok merak ediyorum bu kadınlar hiç mi ev işi yapmıyorlar? Sabah 10da bakkala giderken de ordalar, gece 11de dışarı çıktığımda da...

Gider gelirken inceden dikizledim teyzeleri; neler yapıyorlar, nasıl insanlar falan diye. Böyle belli başlı kuralları, raconları var. Mesela, minimum 4 kişi oturuyorlar genelde. Daha az olanları, genelde pencereden pencereye yada pencereden sokağa doğru -kısa zamanlı- ilişkilerden oluşuyor. O minimum 4 kişilik grupta genelde 1 tane kaynana kıvamında teyze oluyor. Diğerlerinin normal teyze olması, hatta zaman zaman 16-17 yaşında kızların da olması bu türün 'alaylı' olarak yetiştiğini kanıtlıyor bizlere.

Yaşlılar plastik sandalyede otururken, bu 16-17 yaşındaki ve kısmen genç sayılabilecek tipler, 'gencim ben, motor bozulsa bile çabuk toparlanırım' imasıyla inadına betona dağa taşa oturuyorlar.

Yaş bakımından geniş bir yelpazeye sahip olmaları, hiyerarşik düzenlerinin bulunduğunu gösteriyor. En genci çekirdek servisi yapıyor, çayları tazeliyor falan. Garibim 16lık kız, mahalle dedikodularından bi haber bitiriyor toplantıyı :( Bu dedikodu olayını cok merak ediyorum, pek merak ederim öyle şeyleri. Tanımadığım etmediğim insanları çekiştirmeye bayılırım. Bi' gün bende giyicem terliklerimi, sallama çayımla gidicem yanlarına. Hep önlerinden geçtim, hep 'cık cık cıkkkk, uzun saç, küpe... cık cık cıkkkk' laflarına maruz kaldım, biraz da ben laf atıcam geçenlere. Laflara maruz kaldım diyosam bu o cık cıkları duyup, tamamen benim varsayımlarımın ürünüdür, yanlış anlaşılmasın. Zira kimse laf atmaz bana; 1.90 boy, 100 kilo adamım, kontrolsüz güç gibi dolaşıyorum sokaklarda :))

Bu kadar dikizleyebildim. Kamufle olup aralarına sızmak lazım daha detaylı bi döküman çıkartabilmek için. O da benim için çok zor. Eğer varsa bu türle vakit geçirme fırsatı yakalamış arkadaşlar, okumaktan keyif duyarım. Gerçekten enteresan canlılar...

Tesadüf mü işaret mi ?

Pazartesiden beri internete giremiyordum. Ttnet sağolsun, eblek bi arıza sonucu sadece SSL sertifikası kullanan sitelere erişebiliyor, diğer http ve ftp gibi protokollere ulaşamıyordum. Ttnet.com.tr ye yönleniyordu sayfa. Hal böyle olunca epey sıkıldım. Televizyon yok, insan yok, bilgisayarda film&dizi bi halt yok... Tüm gün uyuyup, akşam 8 gibi içmeye başlıyordum. Biranın ne denli hayati bir sıvı olduğunu tekrar anladım tabi bu sırada. Sonra saat 11 de falan sızıyordum hemen.

Bu can sıkıntısı iyice saçmalamama sebep oldu. 3 yıldır tüm msn konuşmalarımın logları kayıtlı bilgisayarda, şöyle bi kaç kişiyle başladım. Derken sıra, 2 yılımı harcadığım ex aşkımın loglarına geldi. Evet, yaptım bu hıyarlığı, okudum loglarını... Eskiden sinir olduğum şeyleri tekrar okuyunca, 'ben de az değilmişim lan' dedim kendi kendime. İçimdeki öfke yerini garip bi duyguya bıraktı sonra. Sonra iyice yumuşadım. O kadar kavgadan eser kalmadı, 3-5 tane kısa ama mutlu an geldi sürekli gözümün önüne. 'Vay amk' dedim, seviyorum lan hala... O gece bitmek bilmedi, ne alkol kaldı ne bişey, sızamadım bile. Sürekli düşündüm, hayaller hayaller hayaller...

Ertesi gün öğlen bi ara uyandım, doğal olarak o aranın ne ara olduğunu anlamak için telefona uzandım, saate bakıcam. '2 yeni sms'... Biri kardeşimden, öbürü... Hasiktir lan, mesaj atmış! Okusam mı dedim önce, vazgeçtim. Nisandan beri konuşmuyoruz, telefonlarına çıkmıyorum falan, 'var ya çok şerefsizsin, şöyle götsün böyle totoşsun' falan yazmış olacağından korktum. Ama dayanamadım sonra, okudum. 'slm nbr? nerdesin?' :|

Ulan olaya bak ya, aylarca konuşma, her dakika düşündüğün o insan son 1-2 ay aklına dahi gelmesin. Sonra 1 gece -tüm gece- düşün, hayal kur, ertesi gün mesaj atsın. Bi gece boyunca telepatik sevişmişiz haberimiz yokmuş. Ha sonra noldu? Hiç bişey... Uyuz ve sert cevaplar verdim... Aferin bana...

Kozmoz sen nelere kadirsin...

BSG: "Erkek adam dünyaları içer arkadaş!"


Mekan 222'nin tuvaleti... Saat 01.30 suları... 2 eleman geldi, pisuvarlarda işlerini görürken bi yandan da muhabbet ediyorlar;

- Abi çok içtik ya..
+ Harbi lan 10 tane içtim ben (H)
- Oha o kadar oldu mu?
+ Tabi olm, evde 4 tane içtim burda da 6 tane....
- Ohh..
Gerisi bildiğin alkollü erkek muhabbeti, masadaki kızlar, hangisinin gideri olduğu falan işte...

Ben kabindeyim, işim uzun vaktim bol, bu diyalogu düşünüyorum can sıkıntısına. Şimdi bu dallamaların evde içtikleri biranın 33lük olma ihtimali sıfır. Fiyat/performans olayına ters düşer 33lük bira, ki evde içip mekana gitmenin amacı bellidir. Öğrenci olduğumuzdan dolayı 3 kuruşun hesabını yapma durumundayız ki saygı duyarım. Ha "saygı duyuyorsun da niye dallama diyorsun çocuklara?" diyecek olursanız, 222de sadece 33lük bira sattıkları gerçeğini paylaşırım. 50lik birayı 33lükle kıyaslayana dallama derim, az bile derim... Bira dediğin 50liktir arkadaş! Olayın ölçütü budur. "3 bira içtim" dediğinde kimse sana "33lük mü 50lik mi 70lik mi yoksa hayvanlaşıp 3 tane biraver mi içtin?" diye sormaz. Anlar direk 50likten bahsettiğini. Şimdi 4 50liğin üzerine 6 33lük içip de 10 tane içtim diyorsa bi insan, tükürülesi hamurunda 'delikanlılığın kandaki alkol miktarıyla orantılı olduğu palavrası' vardır ki, dallama kere dallama bir insandır o. Eziktir, büzüktür, tokatlanasıdır... Bu diyaloğu masadaki kızların yanında yapsalardı, gideri olan 'kaçarı olan'a dönüşür bizim masaya kaçardı. Aksi de mümkündür, piyasa belli zaten. 1 senede 1 tane aklı başında yaşıtım kızla tanışmadım, tanıştıklarım 25+ yaşlarındaydılar ve abla konumuna oturttular kendilerini. Neyse lan, konu benim özel hayatım değil...

Alkol zevk işidir, muhabbetiyle güzel olur. Muhabbeti için illa yandaşa da gerek yoktur, içses bile kafidir. Ama hiç bi' zaman saygı duyulası bir kıstas değildir. Çok sıradan şeylerinize saygı duyarlar mı? Duymazlar... Şahsen ben günde 3 öğün yemek yiyor diye saygı duyduğum kimseyi hatırlamıyorum. O yüzden abartmanın anlamı yok. Ağzınla içebildiğin kadar içeceksin, limit budur yani. Ben 5 tane içer sapıtmam, sen 2. de herkesi öpmeye başlarsın. Sen delikanlı değil misin şimdi (tamam belki değilsin de, burdan anlayamayız :)) ?

3 tane evde, 1 tane yolda dönüşümlü, 5tane 33lük mekanda, 1 tane de evde yatmadan önce içtim. Budur.
BSG'in gidin lan kolpacılar...

FriendFeed Arena (yeni çıktı :))

FriendFeed'e takılmaya başlayalı 1,5 ayı geçmiştir heralde. Facebook'un bokluğu, forumların bayatlığı falan baymıştı ki, ffdeki o girişimci insanlar, 15inden 40lı yaşlara kadar ki reklamcısı, programcısı, ilgimi çekecek hertürlü bilmemnecisi falan, çok sarmıştı. Hala sarıyor da, artık onlar farklı şeylere sarıyorlar.

Dün gece mesela, deli bi abla regl dönemindeyken, (bu virgül çok ölümcül bir yerde, iyiki unutmamışım) erkeklerin kadınlara karşı olan sözde umursamazlığını falan yazmış. Böyle 40-50-60... falan yorum yapılmış, ateşli hardcore bi' tartışma başlamış falan. Oturdum hepsini okudum, arada bi tane amcam çekti dikkatimi. Epey bi kinlenmiş, çok çekmiş bu pms dalgasından. Böyle bissürü dişiye karşı tek başına savaşıyor siperlerde. İlgiyle takip ettim kendisini. Ha bi de, isimsiz cisimsiz sadece rumuzlu bi bağyan da erkekleri savunmuş (bknz: farklı olmaya çalışarak prim yapmak).

Kısır döngü tartışmalar var hep ffde. Tartışma dediğinin şey, sonuç vermiyorsa uzatmayacaksın arkadaşım. Anca, benim gibi ortalığın kızışmasını izleyerek zevk alan zevksizleri şeyedersin o kadar. Ciddi anlamda da, zevk alıyorum bu olaydan. Onlar orda sinirleniyorlar, hararetli hararetli savaşıyorlar falan, ben de monitör başında zevke geliyorum. Vardır benim gibiler muhtemelen. Suya sabuna dokunmadan, sadece izleyenler.

Mesela bi de şey mevzusu var; "müslüman vs. ateist"... Uçanbalık da yazmış bu mevzuyla ilgili bişeyler. Bu mevzu tartışma sürekliliği olan ve asla sonuca varamayan bir mevzudur. Derdini anlatamadığınla tartışmayacaksın o zaman genç! Sinirlendiğinle, paralandığınla kalırsın. Sonuçta amaç bi fikir alışverişiyse (ki bu tartışmalarda alışverişten ziyade veriştir amaç) fikrini alamayanla ya da fikrini alamadığınla yüz-göz olmayacaksın. Mesela şuna çok nadir rastlanır bu tartışmalarda; "hakkaten, mantıklı düşününce haklısın be ateistcan. ama inanç bu, ben inanıyorum, mantık aramıyorum." yada şuna; "valla müslümancım, ben de isterdim direk kabulleneyim ama olmuyor. ille mantık sokuyorum, çelişiyorum. ama bak sen inanıyosun mesela, sözüm yok sana". Bi de türban olayı var ki, o daha da beter. Müslümanları bile ikiye bölüyor.

Pek bi garip bu ara friendfeed. Takip edenim yok ama ben 5 dkda bir 'noluyo burda' tripleriyle bakıyorum alayına. Gündüzleri pek güzel pek faydalı oluyor, iyi dilekler, işe yarar öneriler, yeni yeni şeyler falan. Ama geceleri de er meydanına dönüyor ortam, al eline çiğdemi çitle dur monitör karşısında...


Geceleri kişilik değiştiren bi ben değilim sanırsam :)

Bi' garip vatandaşlık başvurusu...

Bizim bi' arkadaş, bugün o meşhur "tatata taaaaa! amerikaya vize kazandınız!! :p" reklamlarına tıklamış. Masum masum doldurmuş formu falan, sonra göndermiş. Bekliyor ki bi 2. adım gelecek karşısına garibim :) O bekleyedursun, submitlediği an karşısına "teşekkürler, sizinle iletişime geçicez. postayı yolladığımızda 45 lira ödemeniz gerekiyor" şeklinde bir yazı gelmiş ekrana. Arkadaş yusuf yusuf tabi. 45 lira ne lan, sokaktan mı toplanıyor o para? Hemen aramış, başvuruyu iptal ettirmek için. Eblek eblek şeyler söyleyip suratına kapatmışlar. İşte yazının devamında, olayları kendi ağzından okuyacağız (kendi ağzından okumak ne amk ya :S) 


bizim bi' dişi arkadaş : : kadınla kavga ettim :D
doktorceykıl : : auhauha D: ne dedin ?
bizim bi' dişi arkadaş : : pat die kapattınz dedim herhangi bi bilgilendirme gelmedi dedim gelmez dedi o zmn belrtin ki 3.kere aramayalım dedim.o da pat die kapamadım ii gunler dedim dedi haır dedm ole bise demedizn ayrıca sadece no yu alıp kapadınz dedim o sizin kulaklarınızn problemi dedi
bende bu sekilde konusmanz icin para alıosnz sanırım dedim
elemanlarınız kapıya geldiinde de parayı vermicem onu da bilin dedim o da gelmicek ztn dedi bende iste doru duzgun konusamadıgınz icin iptal etme islemini yapamıcagınızı dusundum dedm orda
bizim bi' dişi arkadaş : : :D
hehehe sora pat die kapadım
cok sinirlendmm
bizim bi' dişi arkadaş : : hızımı alamayıp sikayet ettim
bizim bi' dişi arkadaş : : bole bole olay oldu calısanınız bu sekilde cvp verdi iste dedim
bizim bi' dişi arkadaş : : bu tur sirketlerde calısan insanların egitilmesi gerektigini dusunuyorum
bizim bi' dişi arkadaş : : fakat bu calısanınzıın uzerine dusulmesi gerekior cunku kendisi cingene gbi laf yarstırıoo dedim gonderdm :D
doktorceykıl : : ohaD: süpermiş yaaa:D
bizim bi' dişi arkadaş : : hehehe :D
cok sinirlendm amaa
bizim bi' dişi arkadaş : : konusurken neler neler dedim amaa o bana saydırıoo ben de onaa
şırfıntı yaa
ceneye bakk
doktorceykıl : : zuahaha:D feci sinir yapmışın sen :Dbelli D:
bizim bi' dişi arkadaş : : yazıda da cok terbiyesiz ve cok seviyesisiz bi calısanınız var dedim :D
hehehe :D
bi ara sey yazdım
bizim bi' dişi arkadaş : : ekmek parasına adam calıstırıosnz ama bu kadar da seviyesiz insnlar ise alırsnız toplumun sirketinize duydugu guven sarsılır
dedm ama
bizim bi' dişi arkadaş : : hadi dedm bi de hakaret davasıyla ugrasmayalım
:D
sildim
:D
doktorceykıl : : :D
varya cok eğlendim lan D: süper :D
bizim bi' dişi arkadaş : : hehehe :D
bizim bi' dişi arkadaş : : yaz hemen bunu ceykilaa:D
doktorceykıl : : allah razı olsun :D
bizim bi' dişi arkadaş : : ii konusmus muyum :D
doktorceykıl : : konuşmuşun tabi kızım D: msn logunu da koyacam :D
ben olayın başın anlatıcam
gerisini logdan anlasınlarD:
bizim bi' dişi arkadaş : : hahaha :D
bizim bi' dişi arkadaş : : haır olayları da anlatt daa sora mal gbi ortada kalmsın olaay :D
yazdıklarımı ve solediklermi :D
doktorceykıl : : :D tamam ya anlatıcam işte:D başını yazıcam :D
bizim bi' dişi arkadaş : : hea tamm :D
doktorceykıl : : o greenkart olayını faln:D
bizim bi' dişi arkadaş : : hahaha :D
salak susu verme ama banaa:D
biliosun normalde kredi kartı istiolar ya
burda yok iste oo
ben 2. adım bekliodmm :D
doktorceykıl : : tamam tamam D:
 
twitter da kullanıyorum