sadece sesli düşünmekle kalmıyor, onları yazıya da döküyorum



3 ay önceki yazım, hayatımın ne kadar sikik ve monoton olduğu üzerineydi. İşe başlayınca birşeyler değişir diyordum ki yanılıyormuşum. Yine sikik ve yine monoton.. İki durum arasındaki tek fark, aynı yaşantıyı sürmeme rağmen birilerinin "aferin, yine bir önceki aydan daha sıkıcı bir ayı başarıyla tamamladın" diyerek para vermesi. Ayda bir achievement...

Dolayısıyla, bu çalışma olayının da tam benim istediğim şey olmadığını söyleyebilirim. Elimden geldiğince bu durumu mantık çerçevesine sokmaya çalışıyorum ve çalışmak iyi de, kendi işini yapıcan agaya ulaşıyorum. Yalnız şöyle bir şey daha var; geçmiş tecrübelerime bakarak, kendi kendimin patronu olduğum zaman da olası bir ton saçmalıktan dolayı yine mutsuz olacağım çıkarımını yapabiliyorum. Bu da beni, en nefret ettiğim duruma sokuyor ki o da kendi teorimi yine kendimin çürütmesidir.

Daha geniş bir açıdan bakacak olursak, mutluluk kavramına haddinden fazla anlam yüklemeye çalıştığım için mutsuz olduğumu öne sürebiliriz. Dur bakalım biraz burdan yürüyeyim. Tamam da, zaten bir canlının yegane isteği değil midir mutlu olmak? Para, seks, yemek, din veya başka birşey. Hepsi mutlu hissetmemiz için birer araç değil mi? O halde mutluluğa fazla anlam yüklemek olabilecek en normal şey gibi gözüküyor.

Eh amınakoyim, o zaman dengesizlik yok mu bu denklemde? Yoksa, sıçtık. Düzen bu şekilde kurulmuş demektir. Mutlu olmayı hedefle, hedefin bu olduğu için asla mutlu olama. Varsa, sıçtım. Herşeyi götümden görüyor, dolayısıyla götümden anlıyor ve yorumluyorum demektir. 21 senede geldiğim nokta, gelmem gereken noktadan çok çok uzakta, çünkü ben bariz ters yöne doğru ilerlemişim demektir.

Vay amınakoyim, böyle olmasın lan. Tek yamuk ben olmayayım, herkes mutsuz oluyor olsun.. Yıh yıh yıh...
 
twitter da kullanıyorum