çakal bloggerın el kitabı

Hani şimdi blog açıyoruz, birşeyler karalıyoruz ya? Hah, işte mutlaka bir amacımız vardır di mi? Misal, ben canım sıkıldıkça gelip birşeyler yazıyorum. Canım yeterince sıkılmadıkça da "ulan bişeyler yazsam mı? yok yok daha o kadar feci yazasım gelmedi" diyip başka şeylerle uğraşıyorum. Tamam, bunu bi kenarda tutalım sonra lazım olacak. Şimdi başka bi noktayı parmaklıyorum.

Blog yazdığımız kadar okuyoruz da di mi? Yani, okuyan birileri olmalı ki yazalım. Yoksa bu yazıların hepsi harddiskin ücra köşesinde bi sakın silmeyin!! klasöründe bulunurdu. Hem yazan hem de okuyan tarafız yani? Güzel. Peki, okuyacağımız blogları neye göre seçiyoruz? Beğenip beğenmememize göre. Peki ben bu kadar basit ve hepimizin bildiği bir şeyi neden böyle 6 yaşındaki bir çocuğa anlatır gibi anlattım? Cevap "beğenip beğenmememize göre" değil çünkü de ondan.

Daha büyük şeyler dönüyor. Öyle "beğendim izliyorum ehere" değil durum. Gözümüzün önünde ne kadar blog varsa, alayını takip ediyoruz. Sadık bir okur olmasak da, her zaman gidip okuma ihtimalimiz var. Ben gözümüzün önündekilerden değil de, gözümüze sokulanlardan bahsetmek istiyorum, çakal bloggerlardan.

Kenara aldığımız yere geri dönersek (şu amaç mevzusu), kimisi o kadar eblek amaçlara sahip oluyor ki gözü dönüyor resmen. İşin ibneliklerine kaçmaya başlıyor, suni yöntemlere başvuruyor. Bu yöntemlerden bir tanesi blog isminin başına noktalama işareti koymak (* ! . " ' ). Ne zaman Google Reader'a veya bloggerdan takip ettiğim blogların olduğu o son güncellenenler kısmına baksam bu amcalar ilk sırada oldukları için illaki bi tıklıyorum. Sadece bu da değil, birisinin profiline bakınca takip ettiği bloglar listesinde ilk sırada oldukları için yine bi bakıyor insan.

Bu önemli bir hamle olsa da, ikinci bir hamleye muhteşem bir asist yapıyor; "profil görüntülenme sayısı". O noktalama işaretiyle başlayan bloga geldikten sonra merak edip de "kim lan bu" diyerek bakıyoruz profile. İşte o noktada eğer ki görüntülenme sayısı yüksek ise "hassiktir popülermiş lan bu. o kadar kişi bakmışsa vardır bi bok" diyerek ya direk takibe alıyoruz ya da gidip bir iki yazısını okumak zorunda hissediyoruz. Beğenilse de beğenilmese de takibe alınıyor bu bloglar "ilerde okurum, kesin bişey var olm bu blogda" düşüncesiyle.

Bloga yeni gelen kişilerin %80 gibi büyük bir kesimi profile bakıyor. Profil görüntülenme sayısı otomatik olarak artıyor sonuçta. Kısa sürede profil görüntülenme sayısı tavan yaparak, öldürücü hamleyi vuruyor. Tatatataaaaa bol hitli & takipçili bir blogumuz var artık.

"Bütün bunları düşünen tek ben miyim" diye sordum, cevap veremedim. Zihin okuyamıyorum zira nihaha. Ama, "bi tek ben mi böyle bir davranış haline meyilliyim" diye sordum ve blogun isminin başına bi yıldız ekledim bikaç günlüğüne. Profil görüntülenme sayımı da üçyüzbeşyüz allah ne verdiyse artırdım. Sonuç; sadece ben bu şekilde davranmıyormuşum.

Geriye kaldı tek bir soru; "bir tek ben mi rahatsızım bu durumdan? bariz gözümüze sokuyosunuz lan blogunuzu!".

1 homurtu:

By.deliprofesor dedi ki...

bırak gözümüze soksun ceykil götümüze sokmasından iyidir. (gzmy ata sözü yeni adıyla deli profesor.)

gidiyorum itneler.

Yorum Gönder

 
twitter da kullanıyorum