sıkıdurküfredicem!

Elimdeki parayı idare etmeyi uzun süredir gayet iyi beceriyordum. Ne biliyim bi akşam 20 liraya pizza yedikten sonra 3 akşam makarna yiyordum, haftada bi gece vodka içiyosam 3 gece bira içiyodum vs. Sorun olmuyordu bu, hatta gayet de güzeldi; sürekli orta karar gitmek yerine lüksü de yaşıyordum standart altını da. Farklı şeyler tatmış oluyordum (mevzu sadece yiyecek içecek değil tabi).

Yalnız şöyle bir durum var, epeydir standart altı yaşıyorum. Daha doğrusu yaşamak zorunda buluyorum kendimi. Ve bu durum bir çok olumsuz etkiye sahip bünyemde. Sigarayı bırakamıyorum, o yüzden tütün sarmaya başladım. Lanet şey puro gibi anasını satiyim, yarım saatte bitmiyor ve ayrıca sigaradan aldığım tadı da alamıyorum. 1 gece vodka - 3 gece bira veya her gece 2-3 bira olayı da sona erdi. Haftada 1 kez 1.5 litre köpek öldüren alıyorum, 2 gün idare ediyor o. Steakhouse tarih oldu, çorba pilav/makarna geldi yerine. Dolayısıyla bu amınakoyduğumun köklü değişimi ruhsal çöküntüye sürükledi beni. Hiç birşey yapmama lüksümün yerine, hiç birşey yapmak istememe zorunluluğunu getirdi. Çalışamıyorum lan! Malak malak yatıyorum, feysbukta video izliyorum, oyun oynuyorum...Bloga yazasım bile gelmiyor. Anca böyle patlama noktasına gelince içimdeki tüm olumsuzlukları boşaltmak maksatlı yazıp kaçıyorum. Takip ettiğim blogları da okumuyorum bir süredir. Bi iki tane vazgeçilmezim var, onları okuyorum sadece. Kafam düzelince veya daha çok bunalınca, okumadığım yazıları da okuycam.

Para geliyor, seviniyorum içicem bu akşam diye, hoop 2 ay öncesinin internet faturasına gidiyor. Para geliyor, seviniyorum gezicem diye, hoooop 1 ay öncesinin elektrik faturasına gidiyor. Eski adsl faturasını kapatıyorum, yenisi geliyor. İnternet kesilmesin diye 3-4 ay öncesinin telefon faturasını ödüyorum sonra, kalan parayla da yumurta, ekmek falan stokluyorum. Amınakoyim böyle işin.

Sırf giderler azalsın diye denyonun biriyle aynı evde yaşamak da istemiyorum. Aynı evde bir başkasıyla yaşayamıyorum, geçen sene denedim. En yakın arkadaşımın kafasını halıya sürtmek zorunda kalıyorum, kültablası yerine masaya döktüğü kül yüzünden annesiyle ilişkiye girerken buluyorum kendimi... Bulunabilecek en kral ev arkadaşı da bana benziyor sonra, agresifleşiyor, bulaşık yıkamıyor, temizlik yapmıyor falan. Ondan sonra pastırma gibi bol sinirli bi şekilde yaşıyoruz. Tek yaşamak zorundayım, ama buna da yaşamak denmez.

Antidepresan falan alsam, dünyayı pespembe algılasam da olmayacak. Dünya yine aynı dünya, bok sarısı... Algıyı değiştirmek bir işe yaramıyacak. Kaldı ki default olarak  %5-10 arası bir değere sahip olan umursama özelliğimi antidepresanla 0a düşürmek de mantıklı değil. O zaman kendimi de umursamam, dünya ishal olur, ben de bok sarısı olurum.

Ürettebildiğim tüm çözümler sorunlu. Hepsi en az birşey götürüyor benden. Sorunlu olması, hiç olmamasından daha iyidir diyorum, ama yanılıyor da olabilirim. Emin değilim yani. En çok da bu sıkıyor canımı, kendi ürettiğim çözümün beni tatmin etmemesi... İkinci sırada ise "zorla güzellik olmaz" prensibimin sonuçları var. Kötüyü, olumsuzu, mantıksızı seçebilmek istiyorum ben, benim yerime seçilmesini değil. Opsiyonel bunalım istiyorum lan! Kendim seçersem bunalayım. Lisedeki din kültürü dersi gibi zorunlu seçmeli olmasın amk.
mınırzınıskiyim!

8 homurtu:

Bro'n dedi ki...

Sana dexter tarzı harry's code lazım bro, ekürin olurum ahmet's code hesabı :E

Dr.Ceykıl dedi ki...

LöL! bunun için harry misali görmüş geçirmiş bi adam olman lazım değil mi ki ? :D

Adsız dedi ki...

huh bu ne be ceykıl için kararmış lan senin :D

Dr.Ceykıl dedi ki...

bunal bunal bunaldım lan. öyle böyle değil. dur ben ekmek arası soğan yiyim geliyim :P

mefisto dedi ki...

takma kafana demek saçma olacak değil mi? demeyeceğim o yüzden. ama antidepresan dünyayı pembeye boyamıyor söyleyeyim. aynı bok sarısı dünyaya daha bi mal bakmaya başlıyorsun sadece. o bir yana, ben de iki kişilik yaşayamayanlardanım. kazara köşküm felan olsa ayın her günü başka bir odada ikamet edeceğim herhalde eskidiğine değsin diye.. ama sen yine de ev arkadaşı olayını bir düşün, mali rahatlama bir yana, arada sırada birinin kafasını halıya sürtmek sinir alır, iyi de gelir gibi düşündüm birden.. :)

sezin dedi ki...

asker eşi olmak!!! bilseydim açıkçası olmazdım:(((

sezin dedi ki...

haydaaa yanlış konuya yorum yazmışım.yaşlılık kafa kalmamış yaa...

Dr.Ceykıl dedi ki...

@mefisto;
normalde sinirli biri değilim. başkalarıyla uzun süre aynı ortamda kalınca sinirleniyorum. kendi kendimin sinirini bozaman gerçi, enteresan. "kazara köşküm felan olsa ayın her günü başka bir odada ikamet edeceğim herhalde eskidiğine değsin diye.." bittim buna :)

@sezin;
annem de hep söyler, kızım olsa ne askere ne polise verirdim diye :)

Yorum Gönder

 
twitter da kullanıyorum