Kulaklık, bütün kötülüklerin anasıdır

Sokağa çıktığım zaman yürürken canım sıkılıyor. O yüzden yıllardır evden dışarı adım attığımda takarım kulaklığımı müzik dinlerim. Yıllardır böyle bu olay ama bi türlü alışamadım, kulaklıklı ve huzurlu olamadım. Mesela kulağımda kulaklıkla kalabalık bi yerde yürürken osurursam feci tedirgin oluyorum. Saatlerce "acaba fıslattım mı yoksa patlattım mı" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Arkadaki yavruya doğru fıslatsam sorun yok, ama ya patlattıysam? Kulaklık insanın kısmetini kapatıyo valla bak.

Uzun süre boyunca otobüsteki insanların benden nefret ettiğini düşünmeme sebep oldu mesela. Sesle falan alakası yok, kulakiçi kulaklık kullanıyorum 4-5 senedir. Otobüs bi frene basıyo, herkes bana bakıyo tip tip. Ulan niye bakıyolar bi türlü anlam veremiyorum, sarsıldıkça bana bakıyo ibneler. Rahatsız oluyorum doğal olarak, burnumda sümük mü var, çok mu iriyim, götüme sakız mı yapıştı falan diye düşünüyorum yol boyunca. Çok sonraları çözdüm olayı, kulaklığın tekini takmıştım o zaman. Otobüs fren yapınca zönk diye yamuluyorum ya, hah işte o an bağıra bağıra küfrediyomuşum. Otobüste durduk yere bağıra bağıra amınıza koysalar siz de tip tip bakarsınız tabi di mi? Kulaklık insanı sosyal çevreden alıkoyuyo, karizmasını mıncırıyo.

Arkadaşların arasını da açıyo bu meret. Örneğin şehirler arası yolculukta zerre konuşmam ben. Takarım kulaklığımı dönerim götümü dışarıyı seyrederim. Terminalde denk gelip de büyük bi hevesle yanımdaki koltuğa bilet almış, sonra yol boyunca gördüğü tüm direkleri yedi sülaleme monte etmiş arkadaşlarım var benim. Hayır, ben napabilirim onu anlamıyorum. Kulaklığın tekini veremem, kulakiçi kulaklık bu boru değil. Vıcık vıcık yemyeşil bişilerle doluyo sonra içi, tüm vücut sıvıları kulaklarından akıyo sanki. Aynı kulaklığı takınca sevişmiş kadar oluyoruz zaten... Ee 8 saat boyunca sohbet mi edicem? Oha ki ne oha.

Tek güzelliği, sokakta gezerken bulunduğunuz ekşına göre arkaplan müziği çaldığı hissi yaratması. Filmde gibi hissediyo insan kendini. Hızlı adımlarla giderken Prodigy - Invaders Must Die, kafa trilyon eve dönerken Zeki Müren - Şimdi Uzaklardasın falan çalınca gereksiz bi havaya giriyo insan. Sanki Prodigy çalarken üzerimdeki gömlek, siyah pardesüye dönüşmüş, karşıdan rüzgar esiyo, sokak başında külüstür bi amerikan otodan zenciler beni kesiyo falan. Veya Zeki Müren'le eve dönerken, arkamdan siyah ceketli, saçları bol jöleli kemancı ağbiler geliyo falan. Enteresan durumlar bunlar. Gereksiz, ama güzel.

Vel hasıl, kulaklık cins bi dalga. Gavur icadı işte, takmayın, taktırmayın. Taktırmayın ahaha.

çok karışık çooook...

hadi kız orospu, ki bu ibneler bakireydi diyolar, bakire kız nasıl orospu olur ben anlamadım gitti. offf her sey karışık...

İtirafım var Hakim Bey #6

  • Sırf adını köpek koymak için bi köpek alasım var. Daha önce de kedi isimli bi kedim vardı. Şuan ki kedimin adı da Peluş mesela (soldaki hayvan). Böyle bi takıntım var işte.
  • Geçenlerde çiroz bi hatun gelip tehdit etti beni. Saat akşam 10, o karı da üst komşummuş. Hani şu sevişgenler vardı ya, hah onlardan biri işte. "Sinir hastalığım var benim, şuan da çok sinirliyim mesela" dedi, "sinirini alalım anam" diyemedim, kara kuru bişeydi. Zabıtayla, polisle gelmek istemiyormuş eve, yüksek basslı müzikler dinliyormuşum. "Bu saatte polis çağırsan gülerler" dedim, daha çok sinirlendi gibi oldu. Heykelcilik okuyormuş, uykusuz kalınca orasını burasını kesebilirmiş, bunu istermiş miyim falan. Sinirli ayakları işlemeyince duygu sömürüsü yaptı, baktı o da olmadı istatistik bilimine başvurdu. "Biz insanların %90ı gece yatar, gündüz çalışırız" dedi. "Geri kalan %10 da benim gibilerden oluşuyor" dedim. Kızdı. Çıktı gitti sonra, enteresan.
  • Boşa kürek çektiğimi farkettiğim zaman, her türlü şeyde hevesim kaçıyor. İyi bişey mi, kötü bişey mi anlayamadım henüz. Çok kürek çekiyorum be okurcan.
  • Misafir insana şehir nasıl gezdirilir bilmiyorum. Daha doğrusu nerelere götürülmesi gerekilir onu bilmiyorum. Ben dışarıya çıktığı zaman her zamanki 3-4 mekandan birine gidip, sızana kadar içen, sonra bişeyler yiyip eve gelip sızan bi insanım. Nerden bileyim nerelerde neskafe içilir, tavla oynanır, bilmem ne... Menüsünde "Alkollü içecekler" başlığı olmayan bi yere gitmem ki ben. Bayramda annemler gelicek, 2 gece evde rakı sofrası kursak, 2 gece dışarı çıkmak lazım. Nereye götüreyim şimdi ben onları? Rock bara mı götüreyim, gece kulübüne mi? Off off...
  • 2-3 gün önce farkettim ki, ben baya baya İngilizce biliyomuşum lan. Sevindim valla. Altyazısız film izleyecek kadar olmuşum yani. Ama o İngilizlerin kemçük ağızlarını kırmak istiyorum. Adam gibi İngilizce konuşun lan!

Üşenmeye üşeniyo yemin ederim!

Salıdan beri İzmir'den gelen arkadaşımla kalıyoruz. Alkol malkol işte paso. Ha bi de geyik var başka bişey yok. Demin laflarken şöyle bi geyik döndü, dakka kaybetmedim geldim yazdım.

Ben: Olm senin kadar üşengecini görmedim lan. Ciddiyim, benden çok üşengeçsin.
Arkadaş: Harbi lan... Şu sigarayı uzatsana.
Ben: Ya bisiktirgit kendin al.
Arkadaş: Hadi bolm, kaldırma beni şimdi (kalkmaktan kastı da, uzandığı yerde sol lopun üstünde 3-5 derece dönecek)
B: Olm var ya, ölmeye bile üşeniceksin sen, aha buraya yazıyorum.
A: Yok artık.
B: Ne yok artık? Azrail kucaklamadığı sürece gitmessin sen. Öbür tarafa yürümezsin amk.
A: Azrailin karı getirmesi lazım yanında, anca o zaman giderim.
B: Karının senden hızlı koşması lazım olm. Yoksa yarı yolda yakalar geri dönersin sen, biliyorum.
A: Muhah, doğru lan.

Öyle işte. Akşam 11de siktirip gidicek İzmir'e. O zaman daha çok yazarım, yazamıyorum bunun yüzünden (:

Kategorize Ceykıl


Sürekli bişeyler geliyor aklıma, sürekli yeni blog açasım var. Hali hazırda zaten az blogum yok, o yüzden çekiniyorum da. Şu malak gibi yattığım süre boyunca bi ton blog kapattım kendime. Allah belamı mı versin ille?

Ceykıl'ı yaratma amacım anonim takılabilmekti, beceremedim tabi. Maşallah çevremdeki herkes biliyor Ceykıl olduğumu. Ceykıl'ı öldüreyim, yeni bi karaktere bürüneyim dedim olmadı, vazgeçtim. Ceykıl oldu yani, tanıyanı edeni çoğaldı. Onu öldürüp yeni bi karaktere bürünsem, 3 gün sonra dayanamayıp "Hedehödö aslında Ceykıl" diye yazıcam buraya. Öte yandan Ceykıl dursun, yanına bi de Osman gelsin dedim o da olmadı. Zaten bölünmeye meyilli olan kişiliğimi iyice çoğaltıcam o zaman da. Hatta "Osman da Ceykıl" diyeceğimi de biliyorum bi süre sonra. E şimdi napiyim ben o zaman?

Her boku yazamıyorum buraya, karman çorman bişey oluyo ondan sonra. Zaten genelden ziyade kişisel blog oldu burası. Mesela Sefa Pezevengi'ne yazdıklarımı buraya yazamam, o daha bi tespitmiş bilmemneymiş şeklinde gidiyor. Geyik Dalında Güzel'in içeriğini de çekemem buraya. Tüm kişisel boklarımı da yazamam. E başka yere yazarsam kimse okuyamıycak, o da var :s

Bakıyorum şöyle, millet aylardır yıllardır istikrarlı bi şekilde belli konularda yazmış durmuş. Aferin diyorum, ama ben yapamıyorum ki onu :/ E şimdi meme resmi koyasım geldi mesela, napcam? Buraya koyamam onu, olmaz burda. Burda memenin ne işi var dimi?

Şöyle tek cümlelik postlar da girmek istiyorum arasıra, ama girmiyorum. Sırf onun için de ayrı bi blog mu açayım şimdi? Yok artık. Hayır niye girmiyorum onu da bilmiyorum. Sanki pentagonun sitesi amınakoduğumun blogu. Niye böyle gereksiz triplere giriyosam!

Sikiyim böyle hastalığı ya. 1 haftadır yatıyorum beynim sulandı. Şu düşündüklerime bak...

What a drag!

4-5 gündür hastalık dolayısıyla malak gibi yatıyorum. Normalde de malak gibi yatarım da, en azından 2-3 saat işime gücüme bakarım. Her neyse, bi halt yapamadığım için tüm gün Naruto izliyorum. 70 küsur bölüm izledim şimdiye kadar, bi ton karakter gördüm. Süper dövüşen tipler, cool karakterler falan... Hiç birini Shikamaru kadar sevemedim.

Kendimi buldum resmen. Adına tav oldum orası ayrı (şiki şiki maruuuuuuğğğ). Üşengecin en arkada kalanı eleman. 200+ IQ'ya sahip arkadaşımız, sırf kalem oynatmak fazla yorucu olduğu için sınavlarda uyumayı tercih ediyor (ben girmemeyi tercih ediyorum gerçi). Sürekli "vat e dıreeeeeeeeeeg" ve "vat e peyin in dı esssss" diyerek beni benden alıyor.

Arenadaki bir karşılaşmada, Temari denen hatuna karşı uzun bir süre mücadele edip onu avcunun içine alıyor. Sonra "çok yoruldum" diyip çekiliyor karşılaşmadan falan. Çok güldüm lan çekildiği zaman :) Bu olaydan sonraki bir bölümde de sahip olmak istediği geleceği anlatıyor; "riskli görevler almadan ortalama maaşla çalışan bir ninja olup, ne güzel ne de çirkin olan bir kadınla evlenip biri kız diğeri erkek 2 çocuk sahibi olmak. kız evlenince ve oğlan da iş bulunca işimden ayrılıp sıkıcı günlerde shogi ve go oynayıp dünyasal kaygılardan uzak yaşamak. daha sonra da karımdan önce yaşlılıktan ölmek. işte böyle bir hayat yaşamak isterdim."

Bu kadar komplike planlarım yok benim tabi, yok karımdan önce öleyim, yok biri kız biri erkek 2 çocuk yapayım falan. Ama bu hiç bi halta karışmama felsefesine sahibim. Yıllar önce söylemiştim (andacıma da yazmışlar :)) "suya sabuna dokunmayan bi webmaster olucam abi.." diye. Yolum açık ahah :)

Naruto iyi güzel de, yapımcısı mı diyim yönetmeni mi diyim her ne skimse çok uyuz bi herif. Ulan 5 dakkalık bi dövüş mevzusunu 2-3 bölüme nasıl yayarsınız lan? Çıldırıyorum izlerken.. Köprülü möprülü bi olay vardı, kafadan 3-4 bölüm orda dövüşüp durdular. Hayret bişi.

İtirafım var Hakim Bey #5

  • Bazı şeylerin gerçekten çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza edilmesi gerekiyor harbiden. Mesela okumayı yeni öğrendiğim aralar bi lavabo aça raslasaydım tıkalı burnumda falan deneyebilirdim. 
  • Tıkalı burun demişken, hasta oldum. Herşey ısıtmaya üşendiğim biber dolması ile başladı. Bademciklerimi şişirdi alçak dolma. Bundan mütevellit diyorum ki "ev yemekleri sağlığa zararlıdır". Az önce xtreme menü söyledim kfcden.
  • Dün akşam 3-5 bölüm Naruto izledim (aslında 25 bölüm). Lan niye bizim ülkemizde pokemondur, dijimondur yok beybladedir salak salak şeyler yayınlanıyo da böyle güzel animeler yayınlanmıyo? Japon çizgi filmlerden soğuttular lan küçüklüğümüzde! Gerçi bi kaç senedir cnbc-e'de avatar var, ama olsun cnbc-e alışılmış türk kanalları gibi değil zaten. Bi death note, ne biliyim bi gungrave niye yayınlamıyorsunuz lan ey kanald, atv, show ve star gibi popüler kanallar? Bu arada animefreak.tv'deki naruto türkçe altyazıları tam bir felaket. ne çeviri çeviri, ne de videoyla senkron. Yapamıyacağınız şeyi yapmayın arkadaşım! Bi de yazmışlar "çeviri: hedehödö, zamanlama:bıdıbıdı" diye. Kime küfrettiğimizi bilelim dimi..
  • Türkçe de ne enteresan dil yahu? Mesela vişne suyu, vişnenin suyu anlamına gelirken; çamaşır suyu neden çamaşırın suyu anlamına gelmiyor? Veya kokoreççi kokoreç satan anlamındayken; sübyancı neden sübyan satan anlamında değil? Akıl sır erdiremiyorum.
  • Gereksiz şeyleri atmama gibi bi huyum var. Sigara kutuları, şarap şişeleri, pizza kutuları vs. vs. Gerçi pizza kutularını atıyorum artık. Çoğu üniversiteli gibi benim de bira şişesi koleksiyonu yapma gibi bi hayalim vardı. Odayı dolaşacaktım şişelerle falan. Ama o 20 kuruşluk depozito beni baştan çıkarttı, hedefe giden yoldan alıkoydu beni. Akşam 6-7 bira içersem, ertesi gün 3 yumurta 1 ekmek alıp kahvaltı yapıyorum artık.
  • Şu GDO mevzusuna kafam takıldı. Bir sürü "GDO'ya HAYIR!" yazıları, tartışmaları, imza toplama siteleri falan filan açıldı ya hani? Hah işte onlara takıldı kafam. Meğer alkol kullanmayan, sigara içmeyen, saksıda domates yetiştirip hormondan uzak duran, zilyon çeşit kanserojen madde barındıran paketlenmiş gıdaya elini sürmemiş, mikrodalga fırında ısıtılmış gıdaları tüketmeyen ne kadar çok insan varmış şu ülkede. Teknoloji teknoloji diye bağırırken kimsenin aklına "yapaylaşıyoruz lan" diye bi düşünce düşmedi mi acaba? Kullandıkları çoğu şeyin bünyeye zararlı olduğunu, yaşam süresini kısalttığını bilmiyorlar mı? Tey tey tey...

Hey sen! Evet kendim! Gel lan!

Ben: ben bunalıma girecek adam mıyım lan?
Kendim: adamsın demek. ilginç.
Ben: konuyu değiştirme lan! 2 yol muhabbet edelim dedik
Kendim: iyi iyi. değilsin.
B: ??
K: ne "??"?
B: bu kadar mı? ulan azcık kendi kendimize bi durum değerlendirmesi yapalım dedik, herifin sikinde değiliz.
K: herif?
B: lafın gelişi işte.
K: gelmesin öyle, toplasın gelsin.
B: amınakoyim senin. hemen geyiğe sar...
K: hay sikicem. ne çetrefilli adamsın lan sen? öyle de olmaz, böyle de olmaz...
B: adam? ahahah. hani adam değildim lan :D
K: al işte! bi de bana geyik yapma diyosun :@
B: hay... tamam baştan alıyorum.
K: al!
B: ünlem yapma bana, ünlem yapma :@
K: olm baştan alıyosan al, yoksa siktir git. ne lan bu?
B: iyi aman iyi; "ben bunalıma girecek adam mıyım lan?"
K: nen var kuzum?
B: grrrr.. türk filmi ağzına koyim. neyse dağılmasın mevzu; "ne biliyim be abi, böyle bi isteksizlik bi gereksizlik falan."
K: hmmm...
B: zorlasam "nası olsa ölcez, yaşamayalım olm"a kadar gidecek yani.
K: zorlama bence. o değil de, herkesin bunalıma girebiliritesi var da senin niye olmasın? uzaylı mısın ilah mısın?
B: ne biliyim lan. böyle çoğu şeyi siklemiyorum falan ya ben?
K: eee?
B: ondan işte. öyle bi "bunalıma girmez!" yazıyomuş gibi geldi oramda buramda.
K: ha ha! sikleyecek bişeyler bulamadığından olabilir mi bu bunalım mevzusu?
B: yok artık. hiç bişeyi siklemediğimi siklemiyorum heralde?
K: diyosun?
B: ya tamam, siktirgit. bi daha seninle laflayan totoş olsun. insan "yavrum, normaldir. olur. herkeste oluyo. sen de insansın" falan der, teselli eder. ne biliyim suyuna gider!?
K: kendimi kandırayım yani?
B: kelime oyunu yapma lan bana! amınakorum :@
K: "amıMa" diyecektin sanırım?
B: hay.. tamam siktir git.
K: iyi. kib bye.
B: biram bitti, bira al lan bana.
K: sen al.
B: niye ben alıyim olm?
K: ben alsam farklı mı olcak sanki mal?
B: iyi. hay edebiyatını felsefeni...
K: beraber gidelim?
B: ok.
K: lets go!


Gala gecesinden sonra dediler ki;

Spread: 5 dolarlık aşk

Standart uyarımı yapıyor; bu yazının SPREAD filmiyle ilgili son derece pis spoilerlara sahip olduğunu belirtiyorum peşin peşin.

The Butterfly Effect'ten tanıdığımız Ashton Kutcher var başrolde, Nikki adında bi elemanı canlandırıyor. Los Angeles'ta evsiz barksız, hatta beş parasız yaşıyor Nikki. Parasız, kalacak yersiz koca şehirde nasıl yaşanır? Vücudunu satarak. Gerçi Nikki, jigolo olduğunu kabul etmeyen bir karakter. Ona göre "seks yaptığı arkadaşları" var bir sürü. Arkadaşların birbirine yapacağı gibi kucak açıyorlar, hediyeler alıyorlar falan işte, masumane şeyler yani :)

Neyse, karılar kızlar, lüks falan. Alışık olduğumuz bir senaryo var ve tabiki alışık olduğumuz bir şekilde devam ederek Nikki'yi bi hatuna aşık ediyorlar. Tahmin edeceğiniz üzere o hatun da, Nikki'yi tersleyen, elde edilmesi zor hanım kızımız.

Olaylar gelişiyor falan, hatun da fahişe çıkıyor bizim Nikki gibi. Aynı taktikler falan. 2 fahişenin aşkı nasıl olur? Beraber mekanlara giderler, birbirlerini pazarlarlar falan. Enteresan işte. Sonrasında, "ilk seni seviyorum"u hatun söylediği için klasik "iş ciddiye binince afallayan erkek tripleri" görüyoruz, eleman çıkıyor gidiyor evden. Eve döndüğünde hatun bi not bırakmış gitmiş; "New York'a gittim dönücem öptüm kib bye". Ha, hatunun işi de, New York'taki ayrıldığı zengin nişanlısıyla ilgili bişeyler.

Neyse işte, çok uzattım sadede geleyim. Nikki NY'a gidiyor, hatuna evlenme teklif ediyor ve bomba; "Ben zaten evliyim". Hay amınakoyim bu nerden çıktı? O kadar aşk meşk tripleri, sevişmeler, romantizm falan boşaymış. "Boşanırsın" diyor, "Yok lazım bu bana" diyo hatun. Öah be kardeşim yapılır mı bu?! Bu kadar da değil, zengin koca eve geliyor ve hatun ne dese beğenirsiniz? "Marketçi çocuğa bi 5 dolar versene tatlım" ! Anan anan... Anan diyorum kadın!

Hem gülerim hem de meme görürüm falan diye izledim, çileden çıktım lan! Bu ne biçim senaryo olm? Bu ne pervasız kadın? Bu ne dangalak iş laaan? Hadi tamam vuruyorsunuz eyvallah, piyasaya çıkacak satış matış olsun diye, bari öldürmeyin lan! 5 dolar ne amınakoyim? 5 dolar ne ?!?!

Gidesim var



Canım çok sıkılıyor, öyle böyle değil. Hiç bişey yapasım yok. Gidesim var sadece, buralardan gidesim... Okula gidesim de yok, gitmiyim ben okula. Gereksiz zaten, ne boka yarıycak ki? Git Azeri prof.un sinir bozan derslerine gir, yok vizelere gir, ders mers çalış, ödev yap... Nereye kadar lan? Nereye kadar birşeyler yapmak zorundayım? Biri biter biri başlar.

Son bi boost alıp kıçımı kaldırasım, elimdeki işleri bitirip güzel bir başlangıç yapasım var. Yapasım yok da, olmalı yani, şart, lazım, necessary. Ortalama 1.500~ lira bi gelirim olsa, alıp başımı gidicem. Güneye yerleşeyim istiyorum. Bodrum olabilir bak, kira da ödemem hem. Tüm paramı yemek, internet, sigara ve alkol gibi zorunlu ihtiyaçlarıma yatırırım. Ama o zaman da ailemle aram bozulur. Yada nası olsa param var diyip, Olimpus'a falan yerleşeyim. Tekno-yaban olayım.

Geçen sene de vardı bu isteksizlik durumu ama bu kadar şiddetli değildi, böyle uzun sürmemişti. Her sene level mı atlıyorum lan acaba? Mesela yeni insanlarla tanışmak istemiyorum reel hayatta. Tahammülüm gözle görülür bi şekilde azaldı, çok çabuk soğuyorum. Net öyle değil ama, insanların profil sayfaları var. Takır takır yazmışlar, şıp diye okuyosun herşeyi öğreniyosun. Profil sayfasını geçtim, keywordleri verseler onlar bile yeter bana. Ama yok, illa uzuuuuuuuuun bi tanıma evresi geçirmek lazım. O yüzden istemiyorum yeni insanlar. Sadece yakın arkadaşlarımın arkadaşlarıyla tanışıyorum, onlar da ön elemeyi geçmiş sayılıyorlar bi bakıma, o yüzden yani.

20 yaşında gibi değil de, 50 yaşında gibi yaşayayım istiyorum. Kimseye bağlı olmayan, askerlik, okul, iş gibi problemleri olmayan birisi olayım istiyorum. Hayalini kurduğum emekliliği istiyorum lan işte, başka bişey yok. Lebowski gibi olayım, 2 tane arkadaşım olsun, hergün içeyim sıçayım, bowling falan oynayayım, kadın dırdırı da olmasın. Ne güzel olurdu lan.

İşin enteresan kısmı (kötüsü de olabilir bakış açısına göre), ne çevremde çok insan olmaması, ne de evden çıkmamam rahatsız etmiyor beni. Nötrüm bu konuda bariz. İstekliyim bile denilebilir. Dediğim gibi bakış açısına göre bu kısım enteresanlıktan ziyade "işin kötüsü" olarak nitelendirilebilir. Yakınımdakiler sağolsunlar endişe ediyorlar falan. Çözüm üretmeye çalışıyorlar, tespitler yapıyorlar, teoriler üretiyorlar. En enteresanı da bi ilişkiye ihtiyacım olduğunu söylemeleriydi mesela (böyle demediler tabi. "karı lazım sana hacı" dediler). Yok daha neler, zaten canım sıkılıyor bi de hatun dırdırı mı çekicem? Gereksiz tripler, saçma sapan beklentiler falan... Hayır bi de çok prensip sahibi (çoğunluk tarafından kabul görmüş şeyler) olacak, al başına belayı. "Okula git, gir derslerine", "daha fazla içme artık", "sigarayı artırdın mı sen?", "gece gece ne yemeği?"... OOOFFF daral geldi lan! Düşüncesi bile kötü.

Cin min mi girdi lan acaba bana? Tanıdık exorcist falan varsa, bi iletişelim, aldırayım içimdekini.
♫Infected Mushroom - In Front of Me (buradan indirebilirsin)

Nostalji: Icy Tower

İzmir'de evdeyken can sıkıntısı falan filan derken kardeşimin bilgisayarını açtım. Anam, ne göreyim "Icy Tower" :)) Çocukluğumun oyunu lan :) Teaaaa orta 1deyken oynamıştım en son. Bilgisayar derslerimin vazgeçilmeziydi kendisi.

Bilmeyenler için anlatayım; karakterimiz soldaki sırıtan şebelek. Yaptığı tek şey ise zıplamak. O kadar. Evet, muhteşem bir anlatım oldu, farkındayım hepiniz deli gibi oynamak istiyorsunuz şimdi bu oyunu "ohaaa, hem sırıtıyo hem zıplıyo çok komplike aboooo" diyorsunuz. Ben anlattım mı böyle anlatırım işte lanet olsun (H)

Neyse, daha fazla uzatmayayım, zira oyuna geri dönmem lazım. Buradan kendi sitesine ulaşabilir ve tamamen beleş bir şekilde, vergisiz mergisiz indirebilirsiniz. Ben olsam 3-4$ dan satardım ama işte üretici elemanlar benim kadar paragöz değillermiş. Neyse, bi başlayın bırakamayacaksınız.

Bir sekreter istiyorum, deli gibi sevişecek

Amerika'da yaşayan Hintli bir amca okeye dördüncü arar gibi grup sekse sekreter aramış. Tamam, güzel bir fantezidir de, amcam icraate geçirmiş mevzuyu, hayal dünyasından dışarı çıkartmış. Gazeteye verdiği ilanda; kendisi ve ortağıyla grup seks yapmak, flörte eğilimli olmak (cimri pezevenk), vücut ölçüleri ve şöyle boydan seksi bir fotoğraf (tercihen bikinili) gibi kriterler/talepler yer alıyor.

Türkiye'de böyle bir ilan verilse, kadınlar mülakata kocalarını, abilerini, babalarını falan yollarlardı heralde. Eşşek sudan gelinceye kadar tokatlarlardı elemanı. Yuh dedim haberi görünce, yuh. Sanal zaten full belaltı çalışıyor, reeli rahat bırakın lan bari.

Aslında bunlar hep lisedeki rehber öğretmenlerin suçu. Adam gibi meslek seçimi seminerleri düzenlesenize lan! Adamcağız sizin yüzünüzden avukat olmuş yanlışlıkla...
 
twitter da kullanıyorum